بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Kur’ân-ı Hakîmin bir kanun-u esasîsi olan 2 وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى sırrıyla, “Birisinin hatasıyla başkası, hattâ kardeşi de olsa mes’ul olamaz.” Şimdi yüz otuz risalede birtek risalenin yüz sahifesinde bir sahife muannid insafsızların nazarında hatâ bile olsa, o yüz bin sahife olan yüz otuz kitabı mes’ul edecek dünyada bir kanun var mı? Halbuki bu otuz sene zarfında beş mahkeme aynı kitaplara beraat vermişler. Hem Malatya meselesi münasebetiyle yirmi mahkeme de alâkadar olmuştular. O yirmi mahkeme “Bir suç bulamıyoruz” dedikleri halde ve altı yüz bin nüshadahilde ve hariçte intişar ettiği halde hiç kimseye zarar vermemesi ve Avrupa’da en yüksek mektep içinde Nur’un dershânesi diye ayırdıkları yerde Hıristiyanlar dahi onları okuması ve âlem-i İslâmda gayet takdirle intişar etmesi, hattâ Pakistan’da çıkan es-Sıddık mecmuasının Risale-i Nur’un bir risalesini neşredip Diyanet Riyasetine göndermesi ve bu kadar intişarıyla beraber hiçbir âlim ona itiraz etmemesi gibi hakikatler gösteriyor ki, elbette Diyanet dairesi Nurları himaye etmek hakikî bir vazifesidir.

Diyanet dairesi, Meşihat-ı İslâmiye gibi, yalnız Türkiye’nin din muallimi değil, belki umum âlem-i İslâma Meşihat-ı İslâmiye yerine alâkası, nezareti, münasebeti var. Âlem-i İslâm o Diyanet dairesine karşı tam hüsn-ü zan etmek, su-i tevehhüm etmemek, hususan bu zamanda ziyade lüzumu var. Hem de Türkiye ile ittifak etmeyen İslâmî hükûmetlerde o mübarek daireye karşı su-i tevehhüm gelmemesine büyük bir vesilesi olan ve âlem-i İslâmın her tarafında, belki Avrupa’da takdire mazhar olmuş Risale-i Nur, o Diyanet dairesini hem şerefini muhafaza ediyor. Hem âlem-i İslâma karşı o dairenin bir eseri olarak intişarı gayet lâzım ve zarurî olduğunu bu noktayı ehl-i vukuf tam nazara alsınlar. Onun için biçare Said Nursî ve Nur talebelerinden yüz derece ziyade Diyanet Riyaseti âzaları, hocaları alâkadar olmak lâzım. Tâ ki, Risale-i Nur dinsizlerin taarruzlarına karşı muhafaza ve himaye edilsin. Mükerrer beraatler verildiği halde intişarına mâni olan desisecileri susturmak lâzım...
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : En’âm Sûresi, 6:164; İsrâ Sûresi, 17:15; Fâtır Sûresi, 35:18; Zümer Sûresi, 39:7.
Önceki Risale: ( 106 ) / Sonraki Risale: ( 108 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alâkalı, ilgili
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
beraat : temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılması
dahil : iç
Diyanet dairesi : Diyanet İşleri Başkanlığı
Diyanet Riyaseti : Diyanet İşleri Başkanlığı
ehl-i siyaset : siyasetle uğraşanlar, politikacılar
hakikat : gerçek
hakikî : gerçek ve doğru
hariç : dış
himaye etme : koruma
hüsn-ü zan : güzel düşünce
intişar : yayılma
ittihad-ı millet : milletin birleşmesi
kanun-u esasî : temel kanun, anayasa
Kur'ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
Lillâhilhamd : Allah’a hamd olsun ki
mecmua : dergi
Meşihat-ı İslâmiye : Osmanlıda Diyanet İşleri Başkanlığı
muallim : öğretmen
muannid : inatçı
münasebetiyle : dolayısıyla
müsalemet-i umumiye : genel bakış; herkesi içine alan barış ve huzur
nazar : görüş, düşünce
nazara almak : dikkate almak
neşretme : yayınlama
nezaret : gözetim
nüsha : kopya
risale : mektup, Risale-i Nur’da yer alan herbir bölüm
tahribat-ı mâneviye : mânevî tahripler, yıkıp bozmalar
umum : bütün
alâkadar : alâkalı, ilgili
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
âza : üye
beraat : temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılması
biçare : çaresiz
desiseci : hileci, aldatıcı
Diyanet dairesi : Diyanet İşleri Başkanlığı
Diyanet Riyaseti : Diyanet İşleri Başkanlığı
ehl-i vukuf : bilirkişi
Gençlik Rehberi : Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinden gençlerle ilgili bölümlerden derlenerek hazırlanan risale
himaye edilmek : korunmak
hususan : özellikle
intişar : yayılma
İslâmî : Müslüman, İslâma uygun olan
ittifak etmek : birleşmek
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü hal
mazhar olmak : erişmek, nail olmak
mecmua : kitap, belli bir konuda yazılan yazıların bir araya toplanmasından oluşan kitapçık
muhafaza : koruma
mükerrer : tekrar tekrar, defalarca
nazara almak : dikkate almak
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
su-i tevehhüm : kötü vehim, kötü düşünce
taarruz : saldırı
umum : bütün
zarurî : zorunlu
Yükleniyor...