2 اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَداً دَاۤئِمًا1 بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Seksen küsur sene ibadetli bir ömr-ü bâkiyi temin eden Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh-u canımızla tebrik ve her gecesi bir nevi Leyle-i Kadir hükmünde hakkımızda menfaattar olmasını niyaz ederiz. Ve teşrik-i mesai sırrıyla ve her has Nurcu, umum Nurcuların mânevî kazancına hissedar olmasıyla, mânen binler dille ibadet ve dua ve istiğfar ve tesbihat yapmaya hakikî uhuvvet ve ihlâs ile mazhariyetinizi rahmet-i İlâhiyeden niyaz ediyoruz ve öyle de ümit ediyoruz.

Saniyen: Risale-i Nur’un mânen galebe-i tâmmesi ile beraber, mason kısmının dinsizleri ve komünistlerin zındıklar kısmı, habbeyi kubbe yapıp bahanelerle Nurların serbestiyetine mâni olmaya çalışıyorlar ki, yine bu defa da mânâsız, sebepsiz otuz beş gün mahkememizi tehir ettiler. Hattâ Kur’ân’ımızı vermemek için, avukatımızla da gürültü etmişler. Fakat inayet-i İlâhiye onların bütün plânlarını akîm bırakıyor. Nurlar kemâl-i ihtişamla, İstanbul ve Ankara münevver gençlerinde büyük bir iştiyakla kendi kendine intişar edip şakirtlerine ders veriyor. Bu mânevî galebesinin bir neticesidir ki, ezan-ı Muhammedînin okunmasına çalışan Başvekile yüzer imza ile genç münevverler teşekkür ve tebrik yazıyorlar.

Salisen: Buradaki talebeler de Ramazan-ı Şerifinizi tebrikle beraber, kendilerince pekçok nümuneler içinde eski komünistlerin işkencelerinden bir iki nümune yazıp leffen size takdim ediyorlar. Belki bir vakit bu mealde gazetelerde bir makaleyi de neşredecekler.

Umum kardeşlerim ve hemşirelerime selâm ve dua eden ve
hastalık sebebiyle vazife-i ubudiyeti tam yerine getiremeyen ve
Nurcuların mânevî yardımlarına ve onun bedeline dua etmelerine ve
mânevî kazançlarına muhtaç hasta kardeşiniz, Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebediyen, dâima üzerinize olsun.
Önceki Risale: ( 12 ) / Sonraki Risale: ( 14 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

asabiyet : sinirlilik
aziz : çok değerli, izzetli
elhasıl : kısaca, özetle
garazkârâne : garaz edercesine, kin tutarcasına
hakikî : asıl, gerçek
has : özel; kıymetli ve ileri gelen mühim yakınlardan olan
havale etmek : göndermek, yönlendirmek
hissedar : pay sahibi
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
istiğfar : af dileme
Leyle-i Kadir : Kadir Gecesi; Ramazan ayı içinde bulunan bin aydan daha hayırlı bir gece
mahkûm : bir kişi hakkında hapis cezası vererek hapsetme
mazhariyet : bir nimete nail olma, erişme
mecburiyet-i kat’iye : kesin zorunluluk
menfaattar : menfaatli, faydalı
meşveret : işlerin istişare (danışıp görüşme) yoluyla halledilmesi
mukabil : karşılık
mutaassıbâne : taassup gösterircesine
münasip : uygun
nevi : tür, çeşit
niyaz etmek : dua etmek, yalvarıp yakarmak
niyaz : dua etme, yalvarıp yakarma
ömr-ü bâki : devamlı, kalıcı ömür
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
ruh-u can : ruh ve can; bütün içtenlik
saâdet : mutluluk
sıddık : çok doğru ve bağlı
tahakkuk etmek : gerçekleşmek
temin eden : sağlayan
Temyiz : Yargıtay
tesbihat : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
teşrik-i mesai : birlikte çalışma, işbirliği
tetkik etmek : incelemek, derinliğine araştırmak
uhuvvet : kardeşlik
umum : bütün, genel
akîm : neticesiz, sonuçsuz
başvekil : başbakan
bedel : karşılık
cereyan : akım, hareket
eşedd-i zulüm : zulmün en şiddetlisi
ezan-ı Muhammedî : Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği dinin ezanı; tevhidi ilan etmek amacıyla yüksek sesle yapılan kutsal davet
galebe : üstün gelme
galebe-i tâmme : tam ve eksiksiz yeniş, zafer
habbeyi kubbe yapmak : küçük bir şeyi abartarak büyük göstermek
hemşire : kızkardeş
iktidar : hükümet idaresini elde bulundurma
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, şefkat ve yardımı
intişar etmek : yayılmak
istibdad-ı mutlak : sınırsız baskı ve zulüm
iştiyak : arzu, istek
kemâl-i ihtişam : mükemmel heybet, haşmetlilik
leffen : ekli, bitişik
meal : anlam
misil : benzer, eş değer
münevver : aydın
neşretmek : yayınlamak
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
serbestiyet : serbestlik
şakirt : öğrenci, talebe
tehir etmek : ertelemek, sonraya bırakmak
umum : bütün, genel
vazife-i ubudiyet : ibadet vazifesi, kulluk görevi
zemin : yeryüzü, dünya
zındık : dinsiz
zındıka : dinsiz
Yükleniyor...