Aziz, sıddık kardeşlerim; Medresetü’z-Zehra erkânlarına ehemmiyetli bir meseleyi havale ediyorum.

Seyyid Salih, “Arabistan’da Asâ-yı Mûsâ’nın çok lüzumu ve çok fâidesi olduğunu, oralarda seyahatimde anladım. Herhalde Arapçaya tercümesi lâzım geliyor” dedi. Benim halim ve hastalığım müsaade etmediği için, benim bedelime Medresetü’z-Zehra erkânı, dört yere, güzelce Arapçaya tercümesi için muhabere etsinler.

Bir mektubu Câmiü’l-Ezhere, Emirdağlı Kılıç Ali vasıtasıyla orada birkaç edip zatlar tercüme etsinler. Bir mektup da, Ankara Diyanet Dairesinde Risale-i Nur’u ciddî takdir eden ve alâkadar olan bir iki âlim Arapçaya tercüme etsinler.

Biri de; Kayseri kazalarından Ürgüp Müftüsü kardeşim Abdülmecid’e yazsınlar ki, yirmi sene bütün kuvvetiyle Nura hizmet etmek ona lâzım iken etmediği için, onun bedeline bütün kuvvetiyle Arapçaya tercüme etsin.

Biri de, Isparta havalisinde Nur dairesindeki âlimler dahi, Asâ-yı Mûsâ’yı, taksim suretinde, herbiri bir kısmını tercüme etsinler.
• • •
Önceki Risale: ( 31 ) / Sonraki Risale: ( 33 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alâkalı, ilgili
aziz : çok değerli, izzetli
bârekâllah : Allah hayırlı ve mübarek kılsın anlamında, beğeniyi ifade etmek için kullanılan bir söz
bedel : karşılık
beşaret : müjde
Diyanet Dairesi : Diyanet İşleri Başkanlığı
edip : edebiyatçı, yazar
erkân : ileri gelenler, reisler
havale etmek : bir işi başka birine bırakma
havali : çevre, yöre
kaza : ilçe, kaymakamlık
kıymettar : kıymetli, değerli
mâşaallah : Allah dilemiş ve ne güzel yapmış mânâsına gelen ve beğeniyi ifade etmek için kullanılan bir söz
mecmua : kitap
menzil : ev, mekân
muhabere etmek : haberleşmek
mukabil : karşılık
mukaddeme : başlangıç
nazar : bakış, görüş
saniyen : ikinci olarak
serbestiyet : serbestlik
sıddık : çok doğru ve bağlı
takdir eden : beğendiğini dile getiren
taksim : bölüştürme, pay etme
Zülfikar : Risale-i Nur’dan, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eser
Yükleniyor...