Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Bütün ruh u canımla geçmiş Mevlid-i Nebeviyenizi tebrik ediyoruz.

Saniyen: Sizin Nurun neşrindeki muvaffakiyetinizi âlem-i İslâm tebrik edip alkışlayacak. Şimdi de emareleri görünüyor ki: Ezcümle bir nümunesi, Pakistan Maarif Vekili Nurlar için benim yanıma geldi, Risale-i Nur’un bir kısmını aldı. “Doksan milyon Müslümanlar içinde neşrine çalışacağım” dedi. Aldı, gitti.

Hem bu kadar aleyhimizde münafıklar çalıştıkları halde, hem Avrupa’da, hem Asya’da uzak yerlere Risale-i Nur’u götürmüşler.

Hem Berlin’de Almanlar Zülfikar’ı aldıkları vakit, bir gazetelerinde alkışlayarak ilân etmişler.

Hem dahilde ehl-i iman, en ziyade muarızlar olan eski başbakan ve dahiliye vekili yasak ettikleri Asâ-yı Mûsâ ve Zülfikar’ı yasaklarına ehemmiyet vermeyerek kemal-i şevkle okuyorlar. Okuyanlar Ankara’da pek ziyadedir.

Hem birkaç yerde hapishane müdürleri iki üç vilâyette karar vermişler ki: “Biz hapishaneleri medrese-i Nuriye yapacağız ki, bizim mahpuslar da Denizli, Afyon hapisleri gibi Nurlarla ıslah olsunlar.”

Salisen: Merhum Burhan, Nurun ümmî ve gizli kahramanı idi. Hem onun akrabasını, hem Isparta’yı, hem Medresetü’z-Zehra şakirtlerini tâziye ediyorum. Beş-altı gün evvel haber almıştım. Şimdiye kadar beş altı gün zarfında belki bin defa ona dua etmişim. Çünkü altı günde virdimde dört yüze yakın 1 اَجِرْناَ مِنَ النَّارِ dediğimde onu da niyet ediyorum. Bütün okuduklarımı Burhan’a hediye ediyorum.

Rabian: Nurlar, mektepleri tam nurlandırmaya başladı. Mektep şakirtlerini medrese talebelerinden ziyade Nurlara sahip ve nâşir ve şakirt eyledi. İnşaallah, medrese ehli yavaş yavaş hakikî malları ve medrese mahsulü olan Nurlara sahip çıkacaklar. Şimdi de çok müftülerden ve çok ulemalardan Nurlara karşı çok iştiyak görülüyor ve istiyorlar.

Şimdi en mühim tekkeler ehli, ehl-i tarikattır. Bütün kuvvetleriyle Nur Risalelerini nurlandırmaları ve sahip çıkmaları lâzım ve elzemdir. HAŞİYE Şimdiye kadar ben yalnız iman hakikatini düşünüp “Tarikat zamanı değil, bid’alar mâni oluyor” dedim. Fakat şimdi, sünnet-i Peygamberî dairesinde, bütün on iki büyük tarikatın hulâsası olan ve tariklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarikat ehli kendi tarikatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi.

Hem ehl-i tarikatın en günahkârı dahi çabuk dinsizliğe giremiyor; kalbi mağlûp olamıyor. Onun için onlar tam sarsılmaz, hakikî Nurcu olabilirler. Yalnız mümkün olduğu kadar bid’atlara ve takvâyı kıran büyük günahlara girmemek gerektir.

Hâmisen: Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var. O da Kur’ân’ın hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin’i az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye, siyasî, maddî kuvvetlerle susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur’âniyedir.

Rehber Risalesindeki Leyle-i Kadir meselesi, şimdi hem Amerika, hem Avrupa’da eseri görülüyor. Onun için, şimdiki bu hükûmetimizin hakikî kuvveti, hakaik-i Kur’âniyeye dayanmak ve hizmet etmektir. Bununla, ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli milyon uhuvvet-i İslâmiye ile ittihad-ı İslâm dairesinde kardeşleri kazanır. Eskiden Hıristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâma taraftar değildiler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için, hem Amerika, hem Avrupa devletleri Kur’ân’a ve ittihad-ı İslâma taraftar olmaya mecburdurlar.

Sâdisen: Yanıma Nur talebesi bir meb’us geldi, dedi ki:

“Ben Adliye Bakanlığına gittim. Afyon’da Nurların müsadere kararını söyledim.” Adliye Vekili Özyörük dedi ki: “Ben Afyon Mahkemesine Nur’ların tamamen verilmesine emir verdim. Hattâ bendeki Asâ-yı Mûsâ’yı da müellifine iade edeceğim diye bana söyledi. Halil Özyörük’ün bu sözü Demokratlara ve Nurlara taraftarlığını gösteriyor.”

Umuma binler selâm.
2 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bizi azap ateşinden ve Cehennemden kurtar.
2 : Bâkî olan sadece Odur.
HAŞİYE : İşte mühim bir nümunesi: Seydişehirli Hacı Abdullah’ın bütün mensupları, hem Kastamonu’da, hem Isparta’da, hem Eskişehir’de Risale-i Nur dairesini kendi tarikat daireleri telâkki etmişler ki, onlardan Nurlara rastlayanlar, takdirkârâne sahip çıkıyorlar. Onlara bin bârekâllah...
Önceki Risale: ( 48 ) / Sonraki Risale: ( 50 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i İslâm : İslâm dünyası
aziz : çok değerli, izzetli
Berlin : Almanya’nın başşehri
dahilde : içeride
dahiliye vekili : İçişleri Bakanı
ehl-i iman : Allah’a inananlar, mü’minler
emare : belirti, işaret
ezcümle : bu cümleden, meselâ, örneğin
ıslah olmak : düzelmek, iyileşmek
inşaallah : Allah dilerse
kemal-i şevk : tam bir istek ve arzu
Maarif Vekili : Millî Eğitim Bakanı
mahpus : hapsedilmiş, tutuklu
medrese-i Nuriye : Risale-i Nur’un okunduğu yerler
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
Mevlid-i Nebeviye : Peygamberimizin (a.s.m.) doğumunu
muarız : karşı gelen
muvaffakiyet : başarı
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
nâşir : neşreden, yayan
neşr : yayma, yayınlama
Rabian : dördüncü olarak
ruh u can : ruh ve can; bütün içtenlik
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
sıddık : çok doğru ve bağlı
şakirt : öğrenci, talebe
tâziye etmek : baş sağlığı dilemek
ümmî : okuma yazma bilmeyen, okumamış
vird : devamlı yapılan zikir
zarfında : içinde
Zülfikar : Risale-i Nur’dan, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eser
bârekâllah : Allah hayırlı ve mübarek kılsın anlamında, beğeniyi ifade etmek için kullanılan bir söz
bid’a/bid’at : aslen dinde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve dine zarar verici yeni âdet ve uygulamalar
ehl-i tarikat : tarikata mensup olanlar
elzem : çok gerekli olan
hakaik-i Kur’âniye : Kur’ân’ın hakikatleri, gerçekleri
hakikat : asıl, esas, gerçek
hakikat-i Kur’âniye : Kur’ân hakikatleri, Kur’ân’ın bildirdiği gerçekler ve doğrular
hakikî : asıl, gerçek
hâmisen : beşinci olarak
haşiye : dipnot
hulâsa : özet
ihtiyat kuvveti : yedek kuvvet
iştiyak : arzu, istek
ittihad-ı İslâm : İslâm birliği
maddiyunluk : materyalizm; her şeyi madde ile açıklamaya çalışma
mağlûp : yenilme
mahsul : ürün
mensup : bağlı
musibet-i beşeriye : insanlara gelen belâ ve musibetler
Rehber Risalesi : Gençlik Rehberi, Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinden gençlikle ilgili konulardan derlenerek hazırlanan risale
sünnet-i Peygamberî : Peygambere ait sünnet, Peygamber sünneti
takdirkârâne : takdir edercesine
takvâ : Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma
tarik : mânevî yol
tarikat : İlâhî hakikatlere ulaşmak için, şeyhin gözetiminde takip edilen tasavvuf yolu
telâkki etmek : anlamak, kabul etmek
uhuvvet-i İslâmiye : İslâm kardeşliği
ulema : âlimler
zındıka : dinsizlik, inançsızlık
aziz : çok değerli, izzetli
cereyan : akım, hareket
dahil : iç
ehl-i maarif : eğitimciler; ilim ve irfan ehli olanlar
fevkinde : üstünde
hakikaten : gerçekten
hariç : dış
hizmet-i Nuriye : Risale-i Nur hizmeti
içtimaî : sosyal, toplumsal
intibah : uyanma
ittihad-ı İslâm : İslâm birliği
kuvve-i mâneviye : mânevî kuvvet, imandan gelen moral gücü
meb’us : milletvekili
müellif : telif eden, kitap yazan
müsadere : el koyma
ruh u can : ruh ve can; bütün içtenlik
sâdisen : altıncısı
sıddık : çok doğru ve bağlı
umum : bütün, genel
vazife-i imaniye : iman vazifesi
Yükleniyor...