Evvelâ: Hadsiz şükrolsun ki, şimdi Ankara içinde küçük bir medrese-i Nuriye mânâsında, küçük Said’ler ve Nurun fedakârları her gece birisi bir mecmuayı okur, ötekiler ders alır gibi dinliyorlar. Bazı vakit konferans zamanında bazı mühim adamlar da iştirak ediyorlar. Bu defa Afyon gazetecisinin iftirası münasebetiyle Başvekile ve Dahiliye Vekâletine ve Nur talebelerine bazı meb’uslar söylemiş: Adnan Menderes ile Dahiliye Vekili pek dostâne mukabele edip haber göndermişler ki, “Hiç merak etmesin ve meyus olmasın.”

Ve Afyon’daki gazeteci de, “Ben Emirdağına geleceğim ve Üstada iki dileğim var; bunları rica edeceğim ve özür dileyeceğim” demiş. Ve bizim aleyhimizde neşredilen o gazetelerden, talebelerim yüz altmış adedini alarak imha etmişlerdir.

Daha fazla yazacaktım. Rahatsızlığım dolayısıyla yazamadım ve vakit de dar olduğundan kısa kesiyorum. Umumunuza selâm.
• • •
Önceki Risale: ( 55 ) / Sonraki Risale: ( 57 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alâkalı, ilgili
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
âlim : bilen; ilim sahibi
Arabî : Arapça
bedel : karşılık
Dahiliye Vekâleti : İçişleri Bakanlığı
dostâne : dostça
hadsiz : sonsuz
hâmi : koruyucu
hediye-i vakfiye : hediye olarak vakfedilen
hemşire : kız kardeş
hususan : bilhassa, özellikle
ihbarıyla : haberiyle
iştirak etmek : katılmak
küçük Said’ler : genel bir ifade, Üstadın dâvâsını taşımaya çalışan çocuklar kastedilir
meb’us : milletvekili
mecmua : kitap
medrese-i Nuriye : Risale-i Nur’un okunduğu yerler
meyus olmak : ümitsiz olmak
mukabele etmek : karşılık vermek
mücavir : yakın komşu
müderris : ders veren, üniversitede öğretim üyesi
Şeyhü’l-İslâm : İslâm hâkimi, müftü
şükür : Allah’ın (c.c.) nimetlerine karşı memnunluk gösterme; Allah’a teşekkür etme
umum : genel, herkes
vâris : mirasçı
Yükleniyor...