Aziz, sıddık kardeşlerim; Evvelâ: Bütün ruh u canımızla Receb-i Şerifinizi ve Şuhur-u Selâsenizi tebrik edip Cenab-ı Erhamürrahimînden niyaz ediyoruz ki, hakkınızda ve hakkımızda seksen sene bir mânevî ömr-ü bâki kazandırmaya bu üç mübarek ayı vesile eylesin. Âmin.

Saniyen: Otuz kırk gündür hakikî ehl-i imana bir nevi hücum içinde üç dindar vekilin İslâmiyet şeâirini bir derece tamir etmeye meydan vermemek için bir sarsıntı verildi. Hizmet-i imaniye içinde en büyük kuvveti Nurcularda buldular. Bahanelerle onlara fütur vermek, şevklerini kırmak için çok desiseler yapıldı. Tarsus, İstanbul gibi, Emirdağında da acip desiselerle beni hiddete getirip bir gaile çıkarmak istediler. Halbuki, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle bana fevkalâde bir sabır ve tahammül verildi. Onların da plânı zîr ü zeber oldu. Hattâ Afyon’da ve burada üç büyük memurun belki azl olmak ihtimali var. Ve üç vekil de lehimde bulunmuşlar. Demek, inayet-i İlâhiye daima bizi himaye ediyor, elhamdü lillâh. Bu gibi şeyleri merak etmeyiniz. Yalnız ihtiyat her vakit iyidir.

Salisen: Risale-i Nur’un mânevî avukatı ve bir kahramanı Ahmed Feyzi, İzmir’deki Nurun teksiri ve intibahkârâne İzmir vaziyeti ile Ahmed Feyzi alâkadar olmuş, teksirdeki tashihatı deruhte etmiş. Mehmed Yayla ve Abdurrahman gibi ve yardım eden kardeşler gibi İzmir’de Nurun teksirinde alâkalarını devam ettireceklerine dair mektubu hapishanede Nurun küçük bir kahramanı olan Bayram getirdi. Ve Ahmed Feyzi onunla bir miktar zeytin ve zeytinyağı göndermiş. Ben Abdülmecid kardeşimin hediyesini kabul etmediğim halde, Ahmed Feyzi kardeşimi daha ziyade kendime yakın gördüğümden, hediyesini kabule mecbur oldum. Fakat kaidem bozulmamak için o hediyeye mukabil benim hesabıma bir Sözler mecmuası, beş tane Cevşenü’l-Kebir, üç tane Nazif’in mektubunda yazdığı bana ait nüshalardan ve İstanbul’dan size gelecek Hizb-i Nuriyeyi ona gönderiniz.

İki Nurcu Ankara’ya gittiler. Hem Başvekil, hem Dahiliye Vekili, hem Maarif Vekili lehimizdedir. Ve bize müjdeli haber geldi. Onun için beni merak etmeyiniz. Ben gelen sıkıntıdan mânevî sürur duyuyorum.
• • •
Önceki Risale: ( 59 ) / Sonraki Risale: ( 61 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : acayip, şaşırtıcı, tuhaf
alâkadar : alâkalı, ilgili
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
aziz : çok değerli, izzetli
azl olmak : görevden alınmak
Cenab-ı Erhamürrahimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
deruhte etmek : yerine getirmek
desise : hile, aldatma
ehl-i iman : Allah’a inananlar, mü’minler
elhamdü lillâh : Allah’a hamd olsun
fütur : usanç
gaile çıkarmak : sıkıntı meydana getirmek, üzüntü vermek
hakikî : asıl, gerçek
hiddet : öfke
himaye etmek : korumak
hizmet-i imaniye : iman hizmeti
ihtiyat : önlem, tedbirli hareket etme
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, şefkat ve yardımı
intibahkârâne : uyanıklık içinde olarak
kaide : kural, prensip
mecmua : kitap
mukabil : karşılık
nevi : tür, çeşit
niyaz etmek : dua etmek, yalvarıp yakarmak
ömr-ü bâki : devamlı ve kalıcı ömür
rahmet : merhamet, ihsan, bağış
Receb-i Şerif : mübarek aylardan birincisi olan Recep ayı; hicrî ayların yedincisi
ruh u can : ruh ve can; bütün içtenlik
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
sıddık : çok doğru ve bağlı
şeâir : alâmetler, işaretler; İslâma sembol olmuş iş ve ibadetler
Şuhur-u Selâse : üç aylar
tashihat : düzeltmeler
teksir : çoğaltma
vaziyet : durum, hâl
zîr ü zeber : alt üst
Yükleniyor...