بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Evvelâ: İstifsâr-ı hatırla el ve ayaklarınızdan öper, sıhhat ve âfiyetinizi Cenâb-ı Haktan dilerim ve ziyade muhtaç olduğum duanızı beklerim efendim.

Saniyen: Bura için merak edecek hiçbir şey kalmadı. 5 Mart’taki merak 18 Nisan’da ferah buldu. Polis dairesi, Nur dairesi oldu. Tarsus Savcısı tetkik edip, “Bu kitapları geriye verin” o vakit demişti. Komiser Bey bana “Git, Mersin’dekilerini de al, gel, hepsini bir verelim” diye beni Mersin’e gönderdi. Mersin Emniyeti “Biz senin kitaplarını Ankara’ya gönderdik; gelirse veririz, gelmezse burada kitabın yok” dedi. Döndüm, tekrar Tarsus Komiserine geldim. Komiser Bey boynunu bükerek, “Hoca, biz emir kuluyuz. Gücenme, kusura bakma. Biz senin kitaplarını emirsiz veremeyiz” cevabında bulundu. 18 Nisan’da “Kitapların gelmiş. Git, al da gel” dediler. Hemen gittim. Zülfikar, Sikke-i Tasdik, Tılsım, Afyon Müdafaanızı, hülâsa bu beş kitaplarımızın Ankara’ya varıp geldiğini, dışındaki sarılı kâğıttan anladım.

Netice, kitapların içinde “Satılmaması için bir şey yoktur” diyerek bir vesika ile beraber kitaplarımızı elime teslim ettiler. Ben de komiser beye bir Tılsım mecmuası, emniyet memuru Ethem Beye bir Hülâsa, bir de yeni harfle Tarihçe-i Hayat hediye ettim, çok memnun oldular. Onlar da Nurcu oldular.

Üstadım Efendim, “Bu tarafın vazifesi senin” demiştin. Ben de söz verdim, Isparta’dan gittiğimde Mart’ta gelirim demiştim. Gaziantep ve Maraş’a varamadığım için ruhum “Sen vazifeni tam yapmadın” diyor.

Üstadım Efendim, Eskişehir’e gitmeden bir sene evvel ilk görüştüğümüzden üç dört ay sonra rüyada Üstadım, hanemize gelmiştin. Bana dediniz: “Seni bir yere göndersem gider misin?” Ben de “Giderim, efendim” dedim. Sen de “Seni üç aylık bir yere göndereceğim” dedin. Ben de hemen yürüdüm. Bana “Dur” diye emir verdin. Ben de durdum. “Ben sana şimdi git emrini verdim mi?” dedin. Ben hemen uyandım. O zamandan beri merak ediyordum. “Acaba bu sene emir verdi mi ki? Hem üç aylık yol bize de nasip olur mu ki?” diye gece ve gündüz gözyaşları döküyordum. Demek mukadder şimdi imiş.

2 اَلْحَمْدُ ِللهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى Efendim, el ve ayaklarınızdan hürmetle ve hasretle öpüyorum.
Çok kusurlu köleniz
Süleyman Kaya
21.4.1951

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.
Önceki Risale: ( 61 ) / Sonraki Risale: ( 63 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âzâ : üye
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
hususta : konuda
intizar : beklemek
istifsâr-ı hatır : hâl hatır sorma
nüsha : kopya
rica etmek : arzu etmek, istemek, ummak
saniyen : ikinci olarak
sürur : mutluluk, sevinç
tetkik etmek : incelemek, derinliğine araştırmak
Afyon Müdde-i Umumîliği : Afyon savcılığı
bahsetmek : söylemek, konuşmak
hiddet : öfke
hülâsa : kısaca, özet
Mirac : Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bu esnada bütün mânevî âlemleri gezdiği yolculuk
mukadder : Allah tarafından takdir olunmuş, belirlenmiş
müsadere etmek : el koymak
saniyen : ikinci olarak
Sikke-i Tasdik : Risale-i Nur’dan Sikke-i Tasdik-i Gaybi adlı eser
vesika : belge
Zülfikar : Risale-i Nur’dan, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eser
Yükleniyor...