Aziz, sıddık kardeşlerim; Ruh u canımızla mübarek bayramınızı tebrik ediyoruz. İnşaallah, âlem-i İslâmın da büyük bir bayramına yetişirsiniz. Cemahir-i müttefika-i İslâmiyenin kudsî kanun-u esasiyelerinin menbaı olan Kur’ân-ı Hakîm, istikbale tam hâkim olup beşeriyete tam bir bayramı getireceğine çok emareler var.

Saniyen: Şüphe kalmadı ki, Nur Risaleleri ve talebeleri, hıfz ve inayet-i İlâhiyeye mazhardırlar ki, bu zamanın hassasiyetle ve bazı keyfî kanunlarla pek hiddetli bir inatla uzun zamandan beri Nur talebelerine ancak yüzde bir nisbetinde zarar verebildiler. Nurun faal talebelerinden altı yüz talebesinin mahkemelerle meşgul edilmesine dehşetli bir plân varken, yalnız altı talebeye muvakkaten ilişildi. Hattâ Nur kahramanının yazdığı gibi, yirmi beş adliye mahkemeleri yüz binler nüshalarında ve yüz binler talebelerinde medâr-ı mes’uliyet birşey bulamıyorlar. Ve o kesretli adliyelerin “Nurlarda suç yok ve bulamıyoruz” demeleri kat’î bir delildir. Çünkü benim İstanbul ve Afyon gibi mahkemelerimde, onların o hassas ve su-i istimal edilebilir kanunlarına tam aykırı olarak söylediğim halde beni mes’ul etmedikleri gibi, Nurlar da medeniyetin zâlimâne kanunlarını zîr ü zeber ettikleri halde, medâr-ı mes’uliyet suç bulamadıkları kat’iyen gösteriyor ki, nurlardaki hakikat, karşısındaki muârızları mağlûp ederek adliyeleri de insafa getirmiştir. İnayet-i İlâhiye, Kur’ân’ın bir mu’cize-i mâneviyesi olan Risale-i Nur’u muârızlarından muhafaza ediyor. Muârızların hücumu ise, Nurların parlamasına ve intişarına vesile oluyor.
• • •
Önceki Risale: ( 66 ) / Sonraki Risale: ( 68 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âsâyiş : bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, güvenlik
binaen : dayanarak, dolayı
hakikat : doğru, gerçek
hikmet : sebep, gaye, sır
himayetkârâne : koruyarak
inayet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
insafkârâne : insaflı bir şekilde
intişar : yayılma
izhar etmek : açığa çıkarmak, göstermek
kanun-u esasî : temel kanun, anayasa
kat’î : kesin
kat’iyen : kesin olarak
kesretli : çoğunlukta
kudsî : kutsal
mâsum : günahsız, suçsuz
medâr-ı mes’uliyet : mesuliyet sebebi
men etme : yasaklama
merhametkârâne : merhametli bir şekilde
mevcut : var
muârız : karşı çıkan, muhalif
mucize-i mâneviye : mânevî mu’cize
muhafaza : koruma
muhalif : aykırı, karşıt
muvakkaten : geçici olarak
nüsha : kopya
su-i istimal : kötüye kullanma
tahakkuk etmek : gerçekleşmek
tahribat : tahripler, yıkıp bozmalar
vaziyet : durum, hâl
zabıta : güvenlik güçleri
zâlimâne : zâlim gibi, zalimce
zarfında : içinde
zîr ü zeber : alt üst
Yükleniyor...