Aziz ve mübarek müşfik Üstadım; Bu arîzamı Nurla alâkadar ve hac refiklerimdem Karakoçanlı Hacı Sabri kardeşimle takdim ediyorum.

Evvelâ: Mübarek ellerinizi kemal-i ihtiramla takbil eder, bu âciz ve pürtaksir kardeşiniz ve talebenizi müstecap ve mübarek duanızda dahil buyurmanızı istirham eylerim.

Saniyen: Hacı Sabri kardeşinizi ve diğer yeni alâkadarları da dualarınıza dahil buyurmanızı rica ederim.

Salisen: Kardeşim Hüsrev gerek zât-ı âlilerinin, gerekse diğer kardeşlerinin mektuplarını emirlerinize atfen göndermekte devam ettiği için, lillâhilhamd, vaziyetten haberdar bulunuyoruz.

Rabian: Gerek Hüsrev kardeşimin ve gerek Ceylân’ın gönderdikleri eserleri kardeşlere verdim ve parasını kendilerine gönderdim. Urfa’dan biraz daha istedim. Gelince inşaallah onları da talebelere vereceğim. Eserlerden bir takımını Hacı Sabri almıştır.

Hâmisen: Reisicumhurun nutkundan gelen müjdeli istihracın tahakkuk etmesini eltâf-ı İlâhiyeden niyaz ederiz.

Sâdisen: Nur’un neşri ve fütuhatı için Rahîm ve Kerîm Rabbimiz muvaffak buyurduğu nisbette istihdamımız lillâhilhamd devam ediyor.

Akşamları Nurlu cemaatten mürekkep fakirhanemize gelen cemaate tedrisat-ı Nuriyede devam olunuyor.

Malatya seyahatimde oradaki alâkadarların çalışma tarzlarını söyledim. Büyük Doğucuların bu fakiri kendi zümrelerine katmak hususundaki tekliflerine, “Büyük Doğuculuk siyasî bir teşekkül müdür?” diye sordum. “Evet” dedikleri için, “Sizin yalnız imanî ve Kur’ânî mesâildeki müşkillerinizi ve izahını arzu ettiğiniz noktaları Risale-i Nur’un yardımıyla halle çalışırım. Benim mesleğim, ihtiyar ve şuurum taallûk etmeden Risale-i Nur dairesinde istihdamdan ibarettir. İman ve Kur’ân meselelerinize hemfikrinizim. Fakat siyasetle iştigal edemem” meâlinde cevap verdim. Yalnız bu zümreden Nurlarla alâkadar olanlar var. Onların el ele vererek, hem eserleri okumalarını ve anlayamadıkları yerleri sormalarını, Kur’ânî hattı öğrenmeye gayret etmelerini rica ettim. Malatya, Urfa, Antep’tekileri eserleri edinmeye ve alâkalarını arttırmaya âcizâne yazılarımla teşvik etmekteyim. Şimdilik mesâil-i Nuriyem böyledir.

Cenâb-ı Hakka nihayetsiz hamd ve şükür olsun ki, hesapsız kusurlarımla beraber bu Kur’ânî ve imanî hizmette istihdama lâyık görmüştür. Elbette, mübarek ve müşfik Üstadımın duaları bereketiyle zümre-i Nuriyenin âciz bir ferdi olmakta devam ve öylece Livaü’l-Hamd Aleyhissalâtü Vesselâm tahtında toplananlardan olurum.

Tekrar tekrar mübarek ellerinizi kemâl-i tâzimle takbil eyler, alâkadar kardeşlerimin de selâm, dua ve ihtiramlarını arzederim. Muhitinizdeki maddeten ve mânen yakın bütün arkadaşlara arz ve ihtiram eylerim. Erhamürrahimîn olan Rabbimizden daimî niyazım, aziz, muhterem ve müşfik Üstadımdan ebediyen razı olsun ve bütün maksadını hasıl eylesin. Âmin.
1 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
El-hubbu fillâh muhibb-i muhlisiniz
Hulûsi

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bâkî olan sadece Odur.
Önceki Risale: ( 90 ) / Sonraki Risale: ( 92 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âcizâne : âciz bir şekilde
alâkadar : alâkalı, ilgili
atfen : birisi adına
Büyük Doğucular : Büyük Doğu dergisini çıkaranlar
eltâf-ı İlâhiye : Allah’ın lütufları, ikramları
fakirhane : tevazu ifadesi olarak kendisinden bahseden kimsenin evi
fütuhat : fetihler, zaferler
hâmisen : beşincisi
hat : yazı
hemfikir : aynı düşüncede, aynı görüşte olan
husus : konu
ihtiyar : seçme, tercih etme
istihdam : çalıştırma
istihrac : çıkartılan hüküm, kanaat
iştigal : meşgul olma, uğraşma
izah : açıklama
Kerîm : cömert, ikram sahibi Allah
lillâhilhamd : Allah’a hamd olsun ki
meâl : açıklama, anlam
mesâil : meseleler
mesâil-i Nuriye : Risale-i Nur meseleleri, hizmetleri
muvaffak : başarılı
mürekkep : birden fazla unsurdan oluşmuş
müşkil : zorluk
neşir : yayma, yayımlama
nisbet : kıyas, oran
niyaz : dua etme, yalvarıp yakarma
nutuk : konuşma
Rab : bütün varlıkları terbiye eden ve idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
rabian : dördüncü olarak
Rahîm : herbir varlığa özel rahmet ve merhamet tecellîsi olan Allah
Reisicumhur : Cumhurbaşkanı
sâdisen : altıncısı
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
şuur : bilinç, anlayış
taallûk etmek : ilgilendirmek, ait olmak
tahakkuk : gerçekleşme
tedrisat-ı Nuriye : Risale-i Nur öğretimi
teşekkül : oluşum
teşvik : şevklendirme
vaziyet : durum
zât-ı âli : yüce zât
zümre : grup, topluluk
Yükleniyor...