Aziz, sıddık kardeşlerim; Hem sizi, hem bizi, hem Risale-i Nur dairesini ve hususan kahraman Tâhirî, bu virdü’l-âzam-ı Kur’ânînin bu tarzda zuhura gelmesiyle tebrik ediyoruz. Evet, bunun tab’ında iki emr-i azîm var.

Birisi: Mu’cizatKur’ân-ı Hakîmin ve kerametli Risale-i Nur’un tab’larına matbaada görülmemiş bir çığır açtı.

İkincisi: Tâhir’e ve Hâfız Ali’ye ve arkadaşlarına kazandırdığı fevkalâde bir sevap noktasıdır ki, bu sırra delil-i zahir, emsali matbaada, tab’da görülmemiş bir tarzda, aynen Tâhir’in hattı fotoğrafla alınmış gibi, kim bakıyorsa, “Bu Tâhir’in yazısıdır, matbu değildir” der.

Hem kâğıt, hem vakit dar olduğundan, bâki umuma selâm.
Kardeşiniz
Said Nursî

• • •
Önceki Risale: ( 112 ) / Sonraki Risale: ( 114 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âfâk : insanın dışındaki dünya
aksülamel : ters tepki; yapılanın ters sonucu
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
bâki : geriye kalan
biçare : çaresiz
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön, taraf
delil-i zahir : görünen, belli olan delil
emr-i azîm : büyük iş
emsal : benzerler, örnekler
fevkalâde : olağanüstü, çok yüksek
fütuhat : fetihler, zaferler
hat : yazı
hizmet-i imaniye : iman hizmeti
hususan : özellikle
ihsas : hissettirme, hatırlatma
inşaallah : Allah’ın izniyle
kerametli : keramet sahibi
Kur’ân-ı Hakîm : hikmetli Kur’ân; her âyet ve sûresinde sayısız hikmetler bulunan Kur’ân
maattessüf : ne yazık ki
matbu : basılmış, basılan
mu’cizat : mu’cizeler
münasebet : bağlantı, ilişki
nevi : tür, çeşit
Ramazan-ı Şerif : şerefli Ramazan ayı
sıddık : çok doğru ve sadık
suret : biçim, şekil
şükür : nimetlere karşı memnunluk gösterme, Allah’a teşekkür etme
tab’ : baskı, basma
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme
umum : herkes
virdü’l-âzam-ı Kur’ânî : Kur’ân’ın büyük virdi, Kur’ân duaları
zuhura gelme : meydana gelme, ortaya çıkma
Yükleniyor...