Aziz, sıddık kardeşlerim; 1 وَعَسٰۤى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ sırrıyla çok tecrübelerin neticesinde, çok defa zâhirî muvaffakiyetsizlik, hakkımızda birer inayet perdesi olduğuna bir emaresi, belki bir delili de, bu sene biz, her tarafta bir nevi taarruz, o taarruzdan bir nevi cüz’î tevakkuf, hem matbaaların kapıları şimdilik Risale-i Nur’a -hattâ yeni hurufla dahi- kapanması hayırdır, birkaç cihette inayettir ve himayettir.

Evvelâ: Bu sene -perde altında- insanlar, eşedd-i zulümle rızık hakkında bir dehşetli ameliyat ve kader-i İlâhî, hakîmane bir adaletle, çoktan beri teraküm eden zekâtları ve cizyeleri almak ve hadden çok ziyade tecavüz eden hırsı ve ihtikârı tokatlamak için, umumî bir ameliyat-ı cerrahiye hengâmında, elbette yalnız, imana ve âhirete hasr-ı nazar eden ve vazife noktasından hayat-ı içtimaiyeye çok bakmayan ve ihlâs-ı tâmmı kazanmak için hiçbir maksada âlet ve hiçbir dünyevî cereyana tâbi olmayan Risale-i Nur’un parlak ve kuvvetli hizmeti, tesettür perdesi altından çıkıp âşikâr bir tarzda olsaydı, her halde birinci ameliyat-ı insaniye ona ilişecekti. Ve ikinci ameliyat-ı kaderiye rızık ve mide üzerine olması cihetiyle, ya insanların nazarlarını o hizmetten çevirecekti, mideleriyle meşgul edecekti, veyahut o hizmetin ihlâsını bir derece kırıp maişet derdinin bir hissesi onda bulunacaktı.

Saniyen: Yazılmasına şimdilik lüzum yok.

Salisen: İzharına bu zamanda izin yok. Fakat, madem şakirtlerin gayret ve şevk ve himmetleri şimdiye kadar matbaalara ihtiyaç bırakmamışlar, inşaallah o kudsî hizmette devam edip, o elmas kalemlerle neşr-i envar edecekler. Madem bütün bütün mesleğimize muhalif olan yeni hurufu bir iki risale için kabul ettiğimiz halde matbaacılar çekindiler, o hayr-i azîmi kaybettiler. Siz, o iki risaleyi, bizim hesabımıza, kahraman kardeşlerimizden yirmi otuz zâta tevzi ederek, yirmi otuz nüshayı eski hurufla yazdırınız. Yazan kalem sahiplerine dâimî hasenat kazandıran o pek büyük hayrı siz kazanınız. Eğer yeni hurufla, el makinesiyle o iki risaleden yazılmış nüshalar varsa, bize bazı nüshalar gönderiniz.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır.” Bakara Sûresi, 2:216.
Önceki Risale: ( 131 ) / Sonraki Risale: ( 133 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
ameliyat-ı cerrâhiye : cerrâhî operasyon, ameliyat
âyât-ı âzam : büyük âyetler, deliller
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
berahin : güçlü deliller
cereyan : hareket, akım
cihet : yön, taraf
cizye : devlet teminatı karşılığında fethedilen yerlerden alınan vergi
cüz’î : az, küçük, ferdî
emare : belirti, işaret
eşedd-i zulüm : zulmün en şiddetlisi
evvelâ : ilk önce, birinci olarak
fıkra : bölüm, kısım
hakimane : hikmetli bir şekilde
hasr-ı nazar : dikkati sadece bir yere yöneltme
haşr-i cismanî : öldükten sonra bedenlerin ve vücutların dirilişi
hayat-ı içtimaiye : toplumsal hayat
hengâm : an
hırs : aç gözlülük, aşırı isteklilik
himayet : koruma
huruf : harfler
ihlâs-ı tâmme : tam bir ihlâs, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
ihtikâr : vurgunculuk; fazladan kazanç sağlamak amacıyla, hayat için zaruri olan ihtiyaç maddelerini satın alıp fiyatı artsın diye bir süre saklama
ilhamat : ilhamlar, Allah tarafından kalbe gelen mânâlar
inayet : lütuf, iyilik, yardım
kader-i İlâhî : Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce takdir etmesi, plânlaması
mukaddeme-i haşriye : haşrin, yeniden dirilişin başlangıcı
muvaffakiyetsizlik : başarısızlık
münteşir : yayılmış
nevi : tür, çeşit
rızık : Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yiyecekler
sıddık : çok doğru ve sadık
sünûhat : kalbe doğan mânâ ve hakikatler
taarruz : saldırı
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme
tekmil etmek : tamamlamak, mükemmelleştirmek
telif : yazma, kaleme alma
teraküm eden : biriken, toplanan
tevakkuf : durma, duraklama
umumî : genel
zahirî : görünürde, dış görünüşte
ziyade : çok, fazla
alâkadar : alâkalı, ilgili
ameliyat-ı insaniye : insana ait ameliyat, insana ait işler
ameliyat-ı kaderiye : kadere ait ameliyat, kadere ait işler
âşikâr : apaçık
cihet : yön, taraf
ehass-ı havas : seçkinlerin en seçkini
ehemmiyetli : önemli
ehl-i insaf : insaflı olanlar
has : özel, ait
hasenat : güzellikler, iyilikler
hayr-i azîm : büyük bir hayır
himmet : çalışma, gayret gösterme
huruf : harfler
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme; samimiyet
ihtar : hatırlatma, ikaz
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
intişar : yayılma
İşârât-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın işâretleri; Birinci Şuâ
izhar : açığa çıkarma, gösterme
Kerâmet-i Aleviye : Hz. Ali’nin (r.a.) kerameti; Sikke-i Tasdik-i Gaybî’de yer alan Otuz Birinci Mektubun On Sekizinci Lem'ası
Kerâmet-i Gavsiye : Abdülkadir Geylânî’nin Risale-i Nur’la ilgili kerametli bir şekilde verdiği haberlerin yeraldığı Sekizinci Lem’a
kudsî : her türlü kusur ve noksandan uzak
mahrem : gizli olan, herkese söylenmeyen, gizli sır
maişet : geçim, yaşayış
mecmua : kitap
mezkûr : anılan, sözü geçen
muannit : inatçı
muhalif : aykırı, zıt
nâmahrem : yabancı
nazar : bakış, görüş
neşr-i envar : nurları yayma
nüsha : kopya
rızık : Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yiyecekler
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
salisen : üçüncü olarak
saniyen : ikinci olarak
sathî : sığ, yüzeysel
sebebiyet vermek : sebep olmak
şakirt : talebe, öğrenci
tenbih : ikaz, uyarı
tensib : uygun görme
tesettür : örtünme
tevzi etme : dağıtma
Yükleniyor...