Aziz, sıddık, mübarek, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın bir veçh-i i’câzını harika kalemiyle gösteren ve mütemadiyen defter-i hasenatına, o yazdığı Kur’ân’ları okuyanların sevapları yazılan kıymettar Hüsrev; Bana gönderdiğin iki mübarek nüshadan birincisini size, Hilmi Beyle gönderdim. Bir hiss-i kablelvukuyla, sen Isparta’dan ayrılacaksınız diye ikisini birden bize göndermiştin. Çok da iyi oldu. Şimdi Isparta, Medresetü’z-Zehrâ-i Ekber ve Medrese-i Nuriye-i Kübrâ olduğundan, bu kudsî eser, orada, hususan şuhur-u selâse gelmek üzere bir zamanda lâzımdır. İnşaallah orada da, bizim gibi cüzleriyle taksimle hatmeler okunacak.
• • •
Önceki Risale: ( 150 ) / Sonraki Risale: ( 152 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli, saygın
beşaret : müjdeleme
cüz : Kur’ân’ın bölündüğü otuz kısımdan her biri
derd-i maişet : geçim derdi, sıkıntısı
düstur : kâide, kural
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapanlar
ehl-i iman : Allah’a inananlar, mü’minler
esbap : sebepler
gayet : son derece
hatme : Kur’ân’ın tamamını okuma, hatim
hiss-i kablelvuku : birşeyi olmadan önce hissetme duygusu
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
hususan : bilhassa, özellikle
İhlâs Risalesi : Yirminci Lem’a
ihtilâf : anlaşmazlık, uyuşmazlık
ihtilâf-ı meşreb : takip edilen yoldan dolayı ortaya çıkan farklılık
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istifade etme : faydalanma, yararlanma
kemâl-i tesanüt : tam bir dayanışma
kıymettar : kıymetli, değerli
kudsî : kutsal
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla ve anlatımıyla mu’cize olan, benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
lâyetezelzel : sarsılmaz
mabeyn : ara
mâni : engel
Medresetü’z-Zehrâ-i Ekber/ Medrese-i Nuriye-i Kübrâ : Isparta Nur talebelerinin gerçekleştirdikleri büyük hizmetlerden dolayı, “en güzel ve en nurlu okul” mânâsında Üstad Bediüzzaman’ın bu ile verdiği ünvan
meşveret-i şer’iye : dine uygun olarak yapılan meşveret, birbiriyle görüşüp danışma
minnettar : iyilik yapan birisine karşı duyulan teşekkür hissi
muhafaza : koruma
mübarek : hayırlı, değerli
nüsha : kopya
rey : görüş, oy
sadakat : bağlılık, doğruluk
sıddık : çok doğru ve bağlı
şuhur-u selâse : üç aylar
tab etme : basma
taksim : kısımlara ayırma, bölüştürme
tenkit : eleştiri
tesanüd : dayanışma
teşettüt : karışıklık, dağınıklık
zaruret : zorunluluk, mecburiyet
cereyan : hareket, akım
define : hazine
ehemmiyet : önem
fütur : usanç, gevşeklik
galebe : üstün gelme
hakikî : asıl, gerçek
hâlis : samimî, içten
harem : eş, zevce
hususan : bilhassa, özellikle
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
ilhak edilen : eklenen
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istikbal : gelecek
kâtip : yazan
kıymettar : kıymetli, değerli
Lâhika : ilâve, mektup; Yirmi Yedinci Mektup olan Lâhikalar
manzume : vezinli ve kafiyeli söz, şiir
Medrese-i Nuriye : Nur medresesi; Risale-i Nur’un okunduğu yerler
merhume : vefat eden kadın
muvaffakiyet : başarı
muzdarip : ızdıraplı, acı duyan
mübarek : hayırlı, değerli
münâcât : dua, Allah’a yakarış
müşkilât : zorluklar, güçlükler
rükün : bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri
safvet : safilik, temizlik
sür’atle : hızlı bir şekilde
şakirt : talebe, öğrenci
taarruz : saldırı
tahakkuk etme : gerçekleşme
tedbir-i maddiye : maddeten alınan tedbirler
tehir : erteleme, sonraya bırakma
telif : yazma, kaleme alma
tenkit : eleştiri
tesanüt : dayanışma
tuğyan : azgınlık, taşkınlık, zulüm ve küfürde çok ileri gitme
umum : bütün
âhir : son
akîm : neticesiz, sonuçsuz
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cereyan : hareket, akım
defter-i hasenat : sevap ve iyiliklerin yazıldığı manevî defter
derd-i maişet : geçim derdi, sıkıntısı
ehemmiyetli : önemli
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapanlar
ehl-i din : din sahipleri, dindarlar
ehl-i ilim : ilim sahibi, âlimler
ehl-i nifak : münafıklar, iki yüzlülük yapanlar
ekseriyet-i mutlaka : kesin çoğunluk
hadsiz : sonsuz, sınırsız
has talebeler : özel; kıymetli ve ileri gelen mühim talebeler
himâyet-i Rabbâniye : Allah’ın koruma ve himâyesi
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
intişar : yayılma
istifade : faydalanma, yararlanma
istimal : kullanma
kıymettar : kıymetli, değerli
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla ve anlatımıyla mu’cize olan, benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
maişet : geçim
menfaatperest : çıkarını düşünen
mukabele : karşılık verme
musibet : belâ, felaket, sıkıntı
mübarek : hayırlı
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
mütemadiyen : sürekli olarak
mütemerrid : inatçı, inanmamakta direnen
mütemerridane : inat ederek
nefs-i emmâre : insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu
nevi : çeşit, tür
sebat : kararlılık, sabit olma
sefahet : yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük, beyinsizlik, budalalık
sıddık : çok doğru ve bağlı
suretiyle : şekliyle
şakirt : talebe, öğrenci
şükür : nimetlere karşı memnunluk gösterme, Allah’a teşekkür etme
temerrüd : inat etme, direnme
tesanüd : dayanışma
umum : herkes, genel, bütün
veçh-i i’câz : mu’cizelik yönü
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...