Aziz, sıddık kardeşlerim; Merhum Mehmed Zühtü’nün vefatı, hakikaten Risale-i Nur cihetinde büyük bir zayiattır. Fakat, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, o mübarek zât, az bir zamanda Risale-i Nur’a pek çok hizmet eylemiş. Kırk elli sene vazife-i Nuriyesini, sekiz-on senede tamamıyla yapmış. Ve mânen içimizde, dairemizde, o fevkalâde hizmetiyle, parlak bir surette yaşıyor. Hasenat cihetinde ölmemiş; daima defter-i âmâline, daha kesretli hasenat yazılıyor.

Hattâ ben de, eskide, sarih ismiyle bir kaç defa, “Risale-i Nur talebesi” ünvanıyla yüzer defa onu ve onu Risale-i Nur’a veren merhum pederini mânevî kazançlarıma şerik ettiğim gibi; şimdi sarih ismiyle bazı gün elli defaya yakın hissedar oluyor. Demek, onun hayat kazancı ziyadeleşmiş. Cenâb-ı Hak, onun akaribine sabr-ı cemil ve ona mağfiret-i kâmile ihsan eylesin. Âmin.

O mübarek, kalemini bize vermişti; ben de onu, hem Abdurrahman, hem Abdülmecid yerinde kabul etmiştim. Onu vefat etmemiş gibi, daima kalemi işler hükmünde kabul ediyoruz. İki yüze yakın mâsumları hanesinde, Kur’ân’ı ve Risale-i Nur’u ders veren o mübarek zât, aynen Abdurrahman gibi, az bir zamanda uzun bir ömrün vazifesini çabuk görmüş, bitirmiş, gitmiş. Kardeşimiz Kâtip Osman’ın onun hakkında yazdığı parlak fıkra Lâhikaya girdi. Hakikaten o zât, o fıkraya lâyıktır. İnşaallah Isparta’da o sistemde çoklar daha çıkacak, bu acıyı unutturacak. Benim tarafımdan onun validesini ve çocuklarını tâziye ediniz.

Risale-i Nur’un gayet ehemmiyetli bir şakirdi olan Hulûsi Beyin ehemmiyetli mektubunu gördüm. Elhak, o kardeşimiz, birinciliğini daima muhafaza ediyor. Ben onu daima kalem elinde, Risale-i Nur’un işi başında biliyorum. Hem bütün muhaberelerimde birinci safta muhataptır. Onun suallerine yazılan Mektubat risaleleri ve onun yazdığı samimî mektupları, onun yerinde pek çok insanları Risale-i Nur dairesine celbetmiş ve ediyor. O, dediği gibi, bizden uzak değil. Hergün çok defa beraberiz. Muhaberemiz hiç kesilmemiş. Sizlerle konuştuğum vakit Hulûsi’yi içinde buluyorum. Sabri, nasıl onun hesabıyla benimle konuşuyor; benim bedelime de onunla konuşsun. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederiz.
• • •
Önceki Risale: ( 157 ) / Sonraki Risale: ( 159 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayrette bırakıcı, hayranlık verici
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
bilhassa : özellikle
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : yön, taraf
defter-i a’mâl : amellerin kaydedildiği defter
defter-i hasenat : sevap ve iyiliklerin yazıldığı manevî defter
derd-i maişet : geçim derdi, sıkıntısı
dirhem : eskiden kullanılan ve 3 gramlık ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi
esbab-ı fesat ve ifsat : fesat çıkarıcı ve bozucu sebepler
fevkalâde : olağanüstü, çok güzel
hadîs-i sahîh : güçlü ve sağlam ellerden doğru bir şekilde aktarılıp Peygamber Efendimize dayandırılan söz, fiil veya davranış
hadsiz : sonsuz
hakikaten : gerçekten
hasenat : iyilikler, sevaplar
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme; samimiyet
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
ittifak : birleşme, birlik
kemâl-i şevk : tam bir şevk ve istek
kesretli : çok
mânen : mânevî yönden
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
mesrur : sevinçli, mutlu
mizan : ölçü, denge, tartı
muattal bırakma : terk etme
muhafaza : koruma
mübarek : hayırlı
müttehid : birleşmiş
nas : açık ve kesin hüküm
sıddık : çok doğru ve bağlı
suret : biçim, şekil
şükür : nimetlere karşı memnunluk gösterme, Allah’a teşekkür etme
uhuvvet : kardeşlik
umumî : genel, herkese ait
vahdet : birlik
vâris : mirasçı
vazife-i Nuriye : Risale-i Nur’la ilgili hizmet görevi
yevm-i haşir : haşir günü
zayiat : kayıplar
akarib : akrabalar, yakınlar
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
celbetme : çekme
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
ehemmiyetli : önemli
elhak : gerçekten
fıkra : belli bir düşünceyi anlatmak üzere kaleme alınan yazı; makâle
hakikaten : gerçekten
hane : ev
hissedar : pay sahibi
ihsan : iyilik etme, bağışta bulunma
inşaallah : Allah dilerse, izin verirse
Lâhika : ilâve, mektup; Yirmi Yedinci Mektup olan Lâhikalar
mağfiret-i kâmile : tam bir bağışlayıcılık
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
muhabere : haberleşme, konuşma
muhafaza : koruma
mübarek : hayırlı, değerli
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sabr-ı cemîl : güzel sabır; rıza göstererek dayanıp katlanma
sarih : açık
şakirt : talebe, öğrenci
şerik : ortak
tâziye : baş sağlığı dileme
umum : bütün
valide : anne
ziyadeleşmek : çoğalmak
Yükleniyor...