Aziz, sıddık kardeşlerim; Sizin, yani Nur fabrikasının sahibi ve mübarek cemaatin imamının Atabey’den gelen mektupları bizi çok mesrur eyledi. Üç dört ay zarfında, üç dört köyde ümmîlerden elli adet kalem Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olmaları, elbette Ali’lerin ve Mustafa’ların şüphesiz harika bir keramet-i sadakatleridir.

Kerametkârâne bu vâkıa, bu havalide Risale-i Nur şakirtlerini çok kuvvetle ümitlendirdi, ziyade şevk verdi. Size de ve o ümmî kâtiplere de yüz bin bârekâllah!

Nur fabrikasının, Gül fabrikasının Risale-i Nur’a derece-i hizmetlerini merak edip sormuştum. Ümit ve tahminimin pek fevkinde olarak Hüsrev’in mektubundan bin kalemle Risale-i Nur’a hizmet haberini ve bilhassa sizin de yalnız ümmîlerden birkaç köyde elli kalemin imdada yetişmesi, bâki bir hazinenin müjdesi kadar bizi memnun etti.

Allah sizlerden ebedî razı olsun. Âmin. Ve sizi, hizmet-i imaniye ve Kur’âniyede muvaffak eylesin, âmin. Büyük Hâfız Ali’nin Nazif’le tevafuku ve tetabuku, yalnız bir iki cihetle değil, çok cihetlerle mabeynlerinde tevafuk var. Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederim.
• • •
Önceki Risale: ( 42 ) / Sonraki Risale: ( 44 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmin : “Allah’ım kabul eyle”
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
bâki : devamlı, kalıcı, sonsuz
bârekâllah : Allah hayırlı ve mübarek kılsın anlamında, beğeniyi ifade etmek için kullanılan bir söz
bedevî : çölde yaşayan, medenî olmayan
bilhassa : özellikle
cihet : yön, taraf
derece-i hizmet : hizmet derecesi
dereke : aşağı derece
ebedî : sonsuz, sonu olmayan
edâ etme : yerine getirme
evvel : önce
fevkinde : üstünde
hâfız : Kur’ân’ın tamamını ezberleyen kişi
Hâlık-ı Arz ve Semâvât : gökleri ve yeri yaratan Allah
havali : civar, bölge
hizmet-i imaniye ve Kur’âniye : iman ve Kur’ân hizmeti
idame : devam
iktiza etme : gerekme
imdad : yardım
kâinat : evren
kâtip : yazan, yazıcı
kelâm-ı ezelî : Ezelî Söz; Allah’ın kelâmı, sözü; Kur’ân
keramet-i sadakat : doğruluk ve bağlılığın kerameti
kerametkârâne : kerametli bir şekilde, keramet gösterircesine
küllî : kapsamlı, geniş; bütün fertleri içine alan
mesrur eyleme : sevindirme
muvaffak : başarılı
mübarek : hayırlı, değerli
nimet : iyilik, lütuf, ihsan
nimetiyet : nimetlilik
semâvî : Allah tarafından olan, İlâhî
sıddık : çok doğru ve sadık
şakirt : talebe, öğrenci
şükür : nimetlere karşı memnunluk gösterme, Allah’a teşekkür etme
tasavvur etme : düşünme, hayal etme
ümmî : tahsil görmemiş, okuma yazma bilmeyen
vahşî : medenî olmayan
vâkıa : olay
zarfında : içinde
ziyade : çok
Yükleniyor...