2 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ1 بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ 3

Sevgili ve kıymetli Üstadım, faziletmeâb Efendim Hazretleri; Ebedî minnettarı ve hâdimi bulunduğum Risale-i Nur’un feyzinden lâyık olmadığım pek çok eltâf-ı Rabbaniyeye mazhariyetimi, gözlerimden sevinç yaşları akıtarak görmekte ve ne suretle şükranlarımla mukabele edeceğimden âciz bulunmaktayım.

Dünün menfur-u umumîsi Nazif, bugünün parlak bir vatanperveri veya hakikatçisi bulunmaktadır. 4 اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى

Senelerden beri müştâkı bulunduğum Nur ve Gül fabrikaları müberekler heyetinin ve o mukaddes fabrikanın makina ve çarklarının nurlu sadalarını kulaklarımla işitmek ve şu âciz ve kasır ve cahil vaziyetimle o yüksek ve Aşere-i Mübeşşere-i Kur’âniyeden olan, Ashâb-ı Güzîn Rıdvânullahi Aleyhim Ecmaîn efendilerimizin bugün şahsiyet-i mâneviyelerini küçük bir mikyasta temsil eden sıddıklar, mücahidler, fedakâr kahramanlar cemaatinin iki mühim uzvu bulunan aziz kardeşlerimizden mübarek Sabri ve Büyük Hâfız Ali’nin hakkımda gösterdikleri âlicenâbâne muhabbet ve merbutiyet-i kalbiye ve hâdiselerin aynen tevafuku, bu yüksek ve muktedir Nur deryasının nurlu rüzgârlarından hasıl olan dalgaların hışırtılarından sızan bir keramet-i gaybiye bulunduğundan, bizce pek kıymettar olan bu mühim tevafukatın, günahkâr ve bütün geçmiş ömrü isyanla dolu bu âdi şahsımın o öyle yüksek ve mukaddes bir heyetin mübarek iki uzvu tarafından hüsn-ü kabul görülerek iltifatlarına mazhar ve kıymetli mesâi ve hizmet-i kudsiyelerine tevafukla, pek cüz’î ve değersiz hizmetimize iştirak ederek benimsemek ve kabul etmek yüksekliğinde bulunmaları, Risale-i Nur’un kudsî kerametiyle Cenab-ı Rabb-i İzzetin nihayetsiz eltaf-ı Sübhâniyesinden büyük bir lütf-u Rabbânî bulunduğunu şükranla arz eder ve bu kıymetli kardeşlerimizin hizmet-i kudsiyelerinin denizden bir katre mesabesindeki ve çok hatâlı ve kıymetsiz ve cüz’î olan hizmetimizin âsâr-ı fiiliyesi olarak bugün bendenizi lâyıkı bulunmadığım halde âciz ve cahil ve günahkâr şahsiyetim böyle yüksek ve erişilmesi muhal olan eshâb-ı Resulullah Rıdvanullahi Aleyhim Ecmâin Hazeratının şahsiyet-i maneviyesinin küçük bir cilvesinin gölgesini temsil eden mübarekler heyetinin iki âzâsının yüksek iltifatlarına mazhar etmiştir ki, bendenizi bu kudsî mazhariyete eriştiren Risale-i Nur delâletiyle Kadîr-i Mutlak ve Hâlık-ı Zülcelâle, Risale-i Nur’un hurufatı ve mevcudatın miktarınca hamd-ü senâ eder ve bu güzide ve kıymettar mübarekler heyetinin herbir âzâlarına ve bütün kardeşlerimize ayrı ayrı ihtiramla minnet ve şükranlarımı arz ederim.
Talebeniz ve hizmetkârınız
Ahmed Nazif

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
3 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
4 : Allah’a hamd olsun. Bu Rabbimin ihsânıdır.
Önceki Risale: ( 44 ) / Sonraki Risale: ( 46 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, zayıf
âlicenâbâne : cömertçe
Ashâb-ı Güzîn : seçkin, meşhur sahabîler
Aşere-i Mübeşşere-i Kur’âniye : Kur’ân’ın cennetle müjdelediği on sahabe
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
ebedî : sonsuza kadar
eltâf-ı Rabbaniye : Allah’ın lütufları, ikramları
faziletmeâb : fazilet, erdem ve üstünlük sahibi
feyiz : bereket, nimet
hâdim : hizmetçi
hakikatçi : doğruyu savunan
hasıl olan : meydana gelen
heyet : topluluk
kasır : eksik, noksan
keramet-i gaybiye : gayb ile, gelecek ile ilgili keramet
mazhariyet : erişme, kavuşma
menfur-u umumî : genelin nefretini kazanan
merbutiyet-i kalbiye : kalp bağlılığı
mikyas : ölçek, ölçü
minnettar : iyilik yapan birisine karşı duyulan teşekkür hissi
muhabbet : sevgi
mukabele etme : karşılık verme
mukaddes : kutsal
muktedir : gücü yeten, yapabilen
mübarek : hayırlı, değerli
mücahid : cihad eden, din uğrunda çaba harcayan
müştak : arzulu, istekli, düşkün
Nur deryası : nur denizi; Risale-i Nur
Rıdvânullahi Aleyhim Ecmaîn : “Allah hepsinden razı olsun”
sada : ses
sıddık : çok doğru ve sadık
suret : biçim, şekil
şahsiyet-i mâneviye : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik, tüzel kişilik
şükran : minnettarlık, teşekkür
tevafuk : denk gelme, uygunluk
uzuv : organ
vatanperver : vatansever
âciz : güçsüz, zayıf
âdi : basit, değersiz
arz etme : ifade etme, sunma
âsâr-ı fiiliye : fiilî eserler, fiilen yapılan işler
âzâ : üye
Cenâb-ı Rabb-i İzzet : itibar ve yücelik sahibi olan Allah
cilve : görüntü, yansıma
cüz’î : az, küçük, ferdî
delâlet : delil olma, işaret etme
eltaf-ı Sübhâniye : her türlü eksiklikten sonsuz derecede yüce olan Allah’ın lütûfları, ihsanları
eshâb-ı Resulullah : peygamberimizi görüp onun sohbetine erişme şerefini kazanmış mü’minler
güzîde : seçilmiş, beğenilmiş
Hâlık-ı Zülcelâl : sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve her şeyin yaratıcısı olan Allah
hamd-ü senâ : şükür ve övgü
hazerât : hazretler; saygı, hürmet maksadıyla büyüklere verilen unvan
heyet : topluluk
hizmet-i kudsiye : kutsal hizmet
hizmetkâr : hizmetçi
hurufat : harfler
hüsn-ü kabul : iyi karşılama, güzellikle benimseme
ihtiram : saygı gösterme, hürmet
iltifat : iyilik ve güzellikle muamele
iştirak : ortak olma, katılma
Kadîr-i Mutlak : herşeye sınırsız bir şekilde gücü yeten sonsuz kudret sahibi, Allah
katre : damla
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak verilen olağanüstü hâl ve özellikler
kıymettar : kıymetli, değerli
kudsî : kutsal, kusursuz ve yüce
lütf-u Rabbânî : Allah’ın lütfu; herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah’ın lütfu, ihsanı
mazhar : erişme, kavuşma
mesabe : derece
mevcudat : varlıklar
minnet : şükran duyma, yapılan bir iyiliğe karşı teşekkür etme
muhal : imkansız, olmayacak şey
mukaddes : kutsal
mübarek : hayırlı, değerli
mübarekler heyeti :
nihayetsiz : sınırsız, sonsuz
Rıdvânullahi Aleyhim Ecmaîn : “Allah hepsinden razı olsun”
şahsiyet-i mâneviye : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik; Sahabe mânâsını oluşturan ortak kimlik, ortak mânâ
şükran : minnettarlık, teşekkür
tevafuk : denk gelme, uygunluk
tevafukat : tevafuklar
uzuv : organ
Yükleniyor...