Aziz, sıddık kardeşlerim;
Size bu defa iki parçayı gönderiyorum.


Birisi: Evvelce bir kısmını size göndermiştim. Şimdi bir ihtar-ı mânevîyle o parça hem tekmil edildi, hem ehemmiyetli olduğu bildirildi. Eski Said’in siyasetle münasebettar, eski eserlerini görenlere fâidesi var; fakat bir parça mahremcedir, Lâhikaya girmeli.

İkinci parça: Mânevî bir ihtara binaen Risale-i Nur’un hizmetine bilmeyerek zarar verebilen bazı yeni eserleri alan bir kardeşimizi bir ikaz, bir ihtardır ki, sair Risale-i Nur talebeleri vazifelerine halel vermemek için bir tenbihtir. Bu da Lâhikaya girsin.

Hulûsi-i Sâlis imzasıyla ehemmiyetli ve beni çok mesrur eden ve Küçük Lütfü’nün bir vârisi olan bir zâtın Risale-i Nur’a kıymettar hizmeti ve tesahubunu beyan eden bir mektubunu aldım. O zât kimdir? Ben çok selâm ve duayla onu tebrik ediyorum.

Gül ve Nur fabrikaları ve mübarekler başta olarak umum kardeşlerime birer birer selâm ediyorum. Bu memleketi tenvir eden ve Cennet kokularıyla rayihalandıran o fabrikaları Cenâb-ı Hak muvaffak ve dâim eylesin. Âmin. Biz burada onların parlak nurlarıyla ve şirin güzel kokularıyla âlem-i bekanın rayihasını istişmam ediyoruz.
• • •
Önceki Risale: ( 46 ) / Sonraki Risale: ( 48 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i bekà : devamlı ve kalıcı âlem, âhiret
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
beyan : açıklama, anlatma
binaen : dayanarak
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
ehemmiyetli : önemli
erkân : temel unsurlar, ileri gelenler
evvel : önce
fakir : muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak “ben” yerine kullanılan bir söz
hakaik-i İslâmiye : İslâmiyetin hakikatleri, esasları
halel : zarar, eksiklik
has : husûsi, özel; kıymetli ve ileri gelen mühim yakınlar topluluğu
ihtar : hatırlatma, uyarı
iman-ı hakikî : hakiki, gerçek iman
isal etmek : ulaştırmak, eriştirmek
istişmam etme : koklama
kâfi : yeterli
kat’î : kesin olarak
kesret-i mütalâa : çok okuma, çok tetkik etme
kıymettar : kıymetli, değerli
mesrur : sevindirme
muvaffak : başarılı
münasebet : bağlantı, ilişki
mütalâa etme : dikkatle okuma, inceleme
mütenevvi : çeşitli
rayiha : koku
Risaletü’n-Nur : Risale-i Nur’un diğer bir adı
sair : diğer, başka
tahkikî : araştırarak ve kesin delillere dayanarak
tenbih : ikaz, uyarı
tenvir eden : aydınlatan, nurlandıran
tesâhub : sahip çıkma; koruma
umum : genel, bütün
vâris : mirasçı
vuku bulan : gerçekleşen, meydana gelen
Yükleniyor...