2 وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ1 بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ 3

Aziz, sıddık kardeşlerim;

Gavs-ı Âzamın 4 فَاِنَّكَ مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ te’minkârâne fıkrası, şimdiye kadar Risale-i Nur’un şakirtleri hakkında tamamen mutabık çıktı. İnşaallah Hüsrev, Rüştü, Re’fet gibi kardeşlerimizin, bilhassa Hüsrev gibi çok metin bir rüknün müfarakati sureten elîm ve zararlı göründüğü halde, gayet hayırlı bir suret almasını rahmet-i İlâhiyeden ümitvârız.

Hattâ hapsimiz musibeti, gerçi zâhirî bir azap idi, fakat hakikat noktasında hizmetimiz hakkında büyük bir inâyet ve rahmete çevrildi. Lillâhilhamd, sizlerin gayretinizle o havalide çok Hüsrev’ler var; meydana çıkmaya başlamışlar. Belki çok zamandan beri mütemadiyen çalışmaktan Hüsrev’e bir istirahat verildi. Ve kıymettar kalemi yerinde mübarek lisanı ve hâlisâne ahvali yine kudsî hizmetini idame etmesini inâyet-i İlâhiyeden ümitvârız. Nasıl ki Feyzi ve Selâhaddin’in askerliği de öyle mübarek oldu.

Kardeşlerim, bu hâdise münasebetiyle Risale-i Nur’un tam mutabık çıkan bir ihbar-ı gaybîsini beyan ediyorum.

Hüsrev ve Hulûsi ve Rüştü ve Re’fet gibi Risale-i Nur’un çok şakirtleri, meslek-i askeriye ve bu İkinci Harb-i Umumiyeye münasebettar bir surette girmelerini ve ikinci bir Harb-i umumî olacağını ve iştirakimizi, yani talebelerin iştirakini altı-yedi sene evvel haber vermiş.

Çünkü Yirmi Sekizinci Lem’a olan İkinci Keramet-i Aleviyenin İkinci Emarede, 5 فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ bahsinde 6 فَقَاتِلْ وَلاَ تَخْشَ beraber olsa, bin dokuz yüz kırk küsur oluyor. Allahu a’lem, o tarihte bir harb-i umumîye iştirakimizi, yani eski müttefikle değil, belki taraftarane onun hasmıyla iştirake işaret ediyor diye haber vermiş. İşte, şimdi aynı tarihtir ki, Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesi iştirak ediyor.

Kardeşlerimize birer birer selâm ederiz. Hilmi, Feyzi, Nazif, Emin sizlere selâm ve arz-ı hürmet ederler.
7 اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 17:44.
3 : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
4 : Muhakkak ki sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın.
5 : Ey kadri yüce ismi taşıyan.
6 : “Savaş! Korkma!…
7 : Bâkî olan sadece Odur.
Önceki Risale: ( 60 ) / Sonraki Risale: ( 62 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Allahü a’lem : Allah en iyisini bilir
arz-ı hürmet : hürmet etme, saygı sunma
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
emare : belirti, işaret
Erhamü’r-Râhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah
erkân-ı mühimme : önemli rükünler; bir topluluğun ileri gelen, önemli fertleri
Harb-i Umumiye : Dünya Savaşı
hasm : düşman
iştirak : katılma, katılım
Kerâmet-i Aleviye : İkinci Keramet-i Aleviye Risalesi; Hz. Ali’nin (r.a.) bir kerameti olarak Risale-i Nur’u haber veren ve Risale-i Nur’da Sikke-i Tasdik-i Gaybî ve teksir Lem’alar’da yer alan bir bölüm
makbul : kabul gören, geçerli
mübarek : bereketli, hayırlı
müttefik : ittifak etmiş, anlaşmış
niyaz : dua, yalvarıp yakarma
sıddık : çok doğru ve sadık
taraftarane : taraf tutarak
ahval : haller, davranışlar
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
beyan : açıklama, izah
bilhassa : özellikle
elîm : acı veren, üzücü
fıkra : bölüm, kısa yazı
hakikat : gerçek, doğru
hâlisâne : içtenlikle, samimi olarak
Harb-i Umumiye : Dünya Savaşı
havali : çevre, civar, yöre
idame : devam ettirme
ihbar-ı gaybî : gayb âleminden, bilinmeyenden, gelecekten haber verme
inâyet : Allah’tan gelen yardım, ihsan, iyilik
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı
inşaallah : Allah izin verirse
kıymettar : kıymetli, değerli
kudsî : kutsal, yüce
Lillâhilhamd : Allah’a hamd olsun ki
lisan : dil
meslek-i askeriye : askerlik mesleği
musibet : belâ, felaket, sıkıntı
mutabık : uygun
mübarek : bereketli, hayırlı
müfarakat : ayrılıklar
münasebet : bağlantı, vesile
münasebettar : alâkalı, ilgili
mütemadiyen : sürekli olarak
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
rükn : esas, şart; bir topluluğun ileri gelen, önemli ve kuvvetli fertlerinden her biri
sıddık : çok doğru ve sadık
suret : biçim, şekil
sureten : şeklen, görünüşte
şakirt : talebe, öğrenci
teminkârâne : güvenlik ve emniyet hissi vererek
ümitvâr : ümit sahibi
zâhirî : görünüşte
Yükleniyor...