Aziz, sıddık, mübarek, kahraman kardeşlerim,

Evvelâ: Bu mübarek Ramazan’da, iştirâk-i a’mâl düstur-u esasiyle, herbir has kardeşimizin kırk bin dili bulunan bir melâike hükmünde, kırk bin dillerle, yani kardeşlerin adedince mânevî dilleriyle ettikleri ve edecekleri dualar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını, o lisanlar adedince, Cenab-ı Erhamürrâhimînden niyaz ediyoruz. Bu mahiyetteki Ramazan’ınızı tebrik ediyoruz.

Saniyen: Bu defaki müteaddit tesirli ve sürurlu ve müjdeli mektuplarınıza karşı, bir kitap kadar cevap vermek lâyık iken, vaktin müsaadesizliğiyle kısa cevabımdan gücenmeyiniz. En başta, kahramanlar yatağı olan Sav Köyünün ehemmiyetli bir talebesi olan Ahmed’in mektubunda öyle bir mesele gördüm ki, beni sürur yaşlarıyla ağlattırdı. Cenâb-ı Hakka yüz binler şükür olsun. Risale-i Nur’un tamam kıymetini, o köyün mübarek valideleri, hanımları tamam anlamışlar. O mübarek hanımların, o kıymettar ve hâlis âhiret hemşirelerimin, Risale-i Nur’un intişarına gösterdikleri fedakârlık, beni ve bizi kemâl-i sürurdan ağlattırdı.

Zaten Risale-i Nur’un mesleğindeki en mühim bir esası şefkat olduğundan ve şefkat madenleri de hanımlar olduğundan, çoktan beri beklerdim ki, kadınlar âleminde Risale-i Nur’un mahiyeti anlaşılsın.

Lillâhilhamd, bu havalide de, bu yakında erkeklerden ziyade bir iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tam çalışıyorlar, Savlı mübareklerin hemşireleri olduklarını gösteriyorlar. Bu iki tezahür bu zamanda bir fa’l-i hayırdır ki, o şefkat madenlerinde Risale-i Nur parlayacak, fütuhat yapacak.

Hem Sav Köyünün bahadır çobanları torbalarında Risale-i Nur’u yazmak için taşımaları, aynı oradaki hanımların fedakârlıkları gibi, bu havalide gayet tesirli bir medar-ı teşvik olacak. O hanımların ve o çobanların hususî isimlerini bilmek arzu ediyoruz; tâ hususî isimleriyle has talebeler içine girsinler.

Kâtip Osman’ın hakikatli rüyası, elhak, büyük bir hakikate işaret veriyor; çok mübarek ve müjdelidir. Rüşdü’nün rüyasında, Peygamberimizin (a.s.m.) emriyle Hazret-i Sıddık (r.a.) minberde Yirmi Dokuzuncu Sözü hutbesinde göstermesi gibi, o gökten inen hûrîye de lâhikayı hutbe olarak okuması, Risale-i Nur’un makbuliyetine güzel bir işarettir.
• • •
Önceki Risale: ( 62 ) / Sonraki Risale: ( 64 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i İslâm : İslâm dünyası
amel : davranış, iş
azîm : çok büyük
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
Cenâb-ı Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah
defter-i a’mâl : insanın iyi ve kötü işlerinin kaydedildiği defter
düstur : kural, prensip
düstur-u esasi : temel düstur, esas
düstur-u esasiye : temel düstur, prensip
ehemmiyetli : önemli
emvâl-i dünyeviye : dünyevî mallar
evvelâ : ilk önce, birinci olarak
hakikat : gerçek, doğru
hakikî : asıl, gerçek
has : özel
haysiyetiyle : özelliğiyle
hissedar : pay sahibi
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
inkısam : bölünme, kısımlara ayrılma
inşaallah : Allah izin verirse
iştirak : ortak olma, katılma
iştirâk-i a’mâl : amellerde, sevap işlerde ortaklık
iştirâk-i a’mâl-i uhrevî : âhirete âit işlerde mânen ortak olma
küllî : büyük, geniş, kapsamlı
leyle-i Kadr : Ramazan ayı içinde bulunan mübarek gece
lisan : dil
mahiyet : temel nitelik, esas
makbul olma : kabul görme, kabul edilme
melâike : melekler
mukteza : gereklilik
mübarek : bereketli, hayırlı
müteaddit : çeşitli
nezdinde : yanında, katında
niyaz : dua, yalvarıp yakarma
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
sadık : bağlı, doğru
saniyen : ikinci olarak
sıddık : çok doğru ve sadık
sıdk : doğruluk
sürur : mutluluk, sevinç
şakirt : talebe, öğrenci
tecezzî : bölünme, parçalara ayrılma
umum : bütün
ümitvâr : ümit sahibi
vüs’at-i rahmet-i İlâhiye : Allah’ın rahmetinin genişliği
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
beşaretli : müjdeli
beyan : açıklama, izah
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
cihet : yön, taraf
ekseriyet : çoğunluk
elhak : gerçekten
elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah’a mahsustur”
fa’l-i hayır : hayırlı iş, faaliyet
fütuhat : fetihler, zaferler
hakikat : gerçek, doğru
hâlis : içten, samimi
has : özel, seçkin
havali : çevre, civar, yöre
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
hemşire : kız kardeş, bacı
hûrî : sevgili, cennet kızı
hususî : özel
ihtar : hatırlatma, ikaz
intişar : yayılma
iştiyak : çok kuvvetli arzu ve istek
kemâl-i sürur : tam bir sevinç
kıymettar : kıymetli, değerli
lâhika : mektup
lâtif : ince, güzel, hoş
mahiyet : temel nitelik, özellik
makbuliyet : kabul edilmişlik, mânen kabul ve övgüye mazhar olma
mânidar : mânâlı, anlamlı
maruz : uğrama, tesirinde olma
medar-ı teşvik : teşvik sebebi
meyusâne : ümitsizcesine
minber : câmide hutbe okunan yer
mübarek : uğurlu, hayırlı
sıddık : çok doğru ve sadık
sürur : mutluluk, sevinç
şefkat : acıma, merhamet
şükür : nimetlere karşı memnunluk gösterme, Allah’a teşekkür etme
tezahür : meydana çıkma, görünüm
valide : anne
ziyade : çok
Yükleniyor...