Aziz, sıddık kardeşlerim,

Lâtif ve mânidar ve beşaretli iki hâdiseyi beyan ediyorum.

Birincisi: Meyusâne bir hatıradan müjdeli bir ihtar:

Bugünlerde hatırıma geldi ki, hayat-ı içtimaiyeye giren hangi şeye temas etse, ekseriyetle günahlara mâruz kalıyor. Her cihette günahlar serbestçe insanı sarıyorlar. “Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadeti ve takvâsı nasıl mukabele edebilir?” diye meyusâne düşündüm.

Hayat-ı içtimaiyedeki Risale-i Nur talebelerinin vaziyetlerini tahattur ettim. Risale-i Nur şakirtleri hakkında necatlarına ve ehl-i saadet olduklarına dair kuvvetli işaret-i Kur’âniyeyi ve beşaret-i Aleviyeyi ve Gavsiyeyi düşündüm. Kalben dedim ki: “Herbiri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, necat bulur?” diye mütehayyir kaldım. Bu tahayyürüme mukabil ihtar edildi ki:

Risale-i Nur’un hakikî ve sadık şakirtlerinin mâbeynlerindeki düstur-u esasiye olan iştirak-i a’mâl-i uhreviye kanunuyla ve samimî ve hâlis tesanüd sırrıyla herbir hâlis, hakikî şakirt, bir dille değil, belki kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder. Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dille mukabele eder. Bazı melâikenin kırk bin dille zikrettikleri gibi, hâlis, hakikî, müttakî bir şakirt dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder, necata müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur.

Risale-i Nur dairesinde sadakat ve hizmet ve takvâ ve içtinab-ı kebâir derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahip olur. Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda, ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir.

İkincisi: Eski zamanda, on dört yaşında iken icâzet almanın alâmeti olan üstad tarafından sarık sardırmak, bir cübbe bana giydirmek vaziyetine mâniler bulundu. Yaşımın küçüklüğüyle, memleketimizde büyük hocalara mahsus kisve giymek yakışmadığı...

Saniyen: O zamanda büyük âlimler, bana karşı üstadlık vaziyeti değil, ya rakip veyahut teslimiyet derecesine girdikleri için bana cübbe giydirecek ve üstadlık vaziyetini alacak kendilerine güvenenler bulunmadı. Ve evliya-yı azimeden dört beş zâtın vefat etmeleri cihetiyle, elli altı senedir icazetin zahir alâmeti olan cübbeyi giymek ve bir üstadın elini öpmek, üstadlığını kabul etmek hakkımı bugünlerde, yüz senelik bir mesafede Hazret-i Mevlânâ Zülcenâheyn Hâlid Ziyâeddin kendi cübbesini, o cübbeye sarılan bir sarıkla, pek garip bir tarzda bana giydirmek için gönderdiğini bazı emarelerle bana kanaat geldi. Ben de o mübarek ve yüz yaşında cübbeyi giyiyorum. Cenâb-ı Hakka yüz binler şükrediyorum. HAŞİYE
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bu mübarek emaneti Risale-i Nur talebelerinden ve âhiret hemşirelerimizden Âsiye namında bir muhterem hanımın eliyle aldım.
Önceki Risale: ( 63 ) / Sonraki Risale: ( 65 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâmet : işaret
beşaret-i Aleviye ve Gavsiye : Hz. Abdulkadir Geylanî ve Hz. Ali’nin müjdesi
cihet : yön, taraf
düstur-u esasiye : esas düstur, temel prensip
ehl-i saadet : mutluluğa erenler
evliya-ı azîme : büyük veliler
galebe : üstün gelme
hakikî : asıl, gerçek
hâlis : içten, samimi
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat
hususî : özel
icâzet : diploma, yetki belgesi
içtinab-ı kebâir : büyük günahlardan kaçınmak, sakınmak
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
ihtar : hatırlatma, ikaz
inşaallah : Allah izin verirse
istiğfar : af dileme, tevbe
işaret-i Kur’âniye : Kur’ân’ın işareti
iştirâk-i a’mâl-i uhrevî : âhirete âit işlerde mânen ortak olma
kisve : elbise
küllî : büyük, kapsamlı
mâbeyn : ara
mâni : engel
melâike : melekler
meyusâne : ümitsizcesine
mukabele : karşılık verme, karşı koyma
mukabil : karşılık
müstehak : hak etmiş, lâyık
mütehayyir : şaşkın, hayrete düşen
müttakî : takvâ ehli; Allah’tan korkup emir ve yasaklarını titizlikle uygulayan kimse
necat : kurtuluş
sadakat : bağlılık, doğruluk
sadık : bağlı, doğru
saniyen : ikinci olarak
şakirt : talebe, öğrenci
tahattur : hatırlama
tahayyür : hayrette kalma
takvâ : Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma
tesanüd : dayanışma
teslimiyet : bağlılık
ubûdiyet : kulluk, ibadet
ulvî : yüce, büyük
üstadlık : hocalık
Yükleniyor...