Kardeşlerim; Bugünlerde Rumuzat-ı Semaniyeye ait iki risaleyi ehemmiyetli talebelere bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki risaleyi tekrar dikkatle mütalâa ettim. Fikren dedim ki: “Bu zevkli, güzel, meraklı, şirin bir maksada giden bu tevafuklu yolda ne için sevk edilmeden perde indi, başka yolda sevk edildik, çalıştırıldık?”

Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak olan meslekten yüz derece daha ehemmiyetli ve kıymetli ve umumî ihtiyaca medar ve herkes bu zamanda ona şiddetle muhtaç ve İslâmiyetin temel taşları olan hakaik-i imaniye hazinesine hizmet etmeye ve istifadeye zarar gelecekti. En büyük ve en yüksek maksat olan hakaik-i imaniyeyi, ikinci derecede bırakacaktı. Onun için idi.

Sûre-i 1 اِذَا جَاۤءَ نَصْرُ اللّٰهِ remzinde, esrar-ı gaybiye gösterildi, birden kapandı, perde indi.

Hem bu sır içindir ki, o yolda fazla istihdam edilmedik. Yalnız o meslek-i tevafukiyenin tereşşuhatından Risale-i Nur’un hakkaniyetine bir imza ve cezaletine bir ziynet ve huruf-u Kur’âniyenin intizamından ve vaziyetlerinden tezahür eden bir nevi i’câz çıktı. Daha o yolda çalıştırılmadık. Umum kardeşlerime ve Risale-i Nur’da ders arkadaşlarıma birer birer selâm ve dua ederiz ve dualarını rica ederiz.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman.” Nasr Sûresi, 110:1.
Önceki Risale: ( 76 ) / Sonraki Risale: ( 78 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i gayb : görünmeyen, fakat Allah tarafından bilinen başka dünyalar
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
cânip : taraf
cezâlet : güzel ve akıcı ifade
ebedî : sonsuz, sonu olmayan
ehemmiyet : önem
ferman : buyruk, emir
ferman-ı âli : yüce ferman, buyruk
ferman-ı şâhâne : şâhâne ferman, buyruk
Firdevsî : Cennetin en üst mertebesi olan Firdevs Cennetine dair, ait
hakkaniyet : doğruluk, gerçekçilik
hediye-i kudsiye : kutsal hediye
hulle : Cennet elbisesi
huri : Cennet kızı
huruf-u Kur’âniye : Kur’ân’ın harfleri
i’câz : mu’cizelik; bir benzerini yapma konusunda başkalarını acze düşürecek derecede olağanüstü olma
intizam : düzen
istihdam : çalıştırma, kullanma
kemâl-i hürmet : tam bir hürmet ve saygı
kıymettar : kıymetli, değerli
Kur’ân-ı Azîmüşşan : şan ve şerefi büyük olan Kur’ân
libas : elbise
mâsum : günahsız, suçsuz
meslek-i tevafukiye : tevafuk, uygunluk mesleği
mübarek : hayırlı
nakış : işleme, dokuma
nazar : bakış, görüş
nevi : tür, çeşit
sıddık : çok doğru ve sadık
şahs-ı mânevî : mânevî şahıs, tüzel kişilik; belli bir ideal ve gaye etrafında bir araya gelen topluluğun oluşturduğu mânevî şahsiyet ve ortak kimlik
şakirt : talebe, öğrenci
tâbir : yorum
temsil etme : birinin veya bir topluluğun adına davranma
terakki : ilerleme, yükselme
tereşşuhât : sızıntılar, damlalar
terfi : rütbe v.s. itibariyle yükseltme, yükseltilme
terfi-i makam : makamın yükselmesi
tezahür : meydana çıkma, görünme
umum : bütün
ziynet : süs
ziynetlendirmek : süslendirmek
adâlet-i Rabbâniye : herşeyi idare ve terbiye eden Allah’ın adaleti
beşer : insanlar
Cenâb-ı Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah
dalâlet : hak yoldan sapkınlık
elem : acı, sıkıntı, üzüntü
elîm : acı veren, üzücü
esasat-ı diniye : dinin esasları, temelleri
esrar : sırlar, gizli gerçekler
esrar-ı gaybiye : gizli sırlar
gaddar : acımasız, çok zulmeden
gaybî : bilinmeyen, gayb âlemine ait
hadsiz : sonsuz, sınırsız
hakaik-i imaniye : imân hakikatleri, gerçekleri
hakikat : gerçek, doğru
hodgâm : kendi keyfini düşünen, bencil
hukuk-u insaniye : insan hukuku, hakları
ihtar : hatırlatma, ikaz
ihzar etme : hazırlama
imdad : yardım
insî : insan cinsinden olan
istirahat-i beşeriye : insanlığın rahatı, huzuru
keffâret : işlenen bir hata veya günahın bağışlanmasına vesile olması için verilen sadaka veya tutulan oruç, karşılık
küfran : iyilik bilmeme, nankörlük
mazlum : zulme, haksızlığa uğrayan
medar : dayanak, sebep, vesile
medâr-ı şeref : şeref kazandıran sebep
muhafaza : koruma
mukaddesât-ı semâviye : İlâhî emre ve vahye dayanan mukaddes şeyler
musibet : belâ, felaket, sıkıntı
müstehak : hak etmiş, lâyık
mütalâa : dikkatlice okuyup inceleme
perişaniyet : perişanlık
remz : ince işaret
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
sefahet : yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük, beyinsizce davranış, budalalık
şükür : Allah’a karşı minnet duyma, Ona teşekkür etme
tevafuk : denk gelme, uygunluk
uhrevî : âhirete dair, yönelik
umumî : genel, herkese ait
Yükleniyor...