Aziz, sıddık, sadık, hâlis ve muhlis kardeşlerim; Dört beş kardeşlerime ait birer kısacık konuşacağım.

Birincisi: Medrese-i Nuriyenin mürşidi, müessisi ve müdebbiri Hacı Hâfız kardeşimizin bu defa üçüncü olarak bir teberrükünü gördük. Tâ Barla’da iken tatlı lokmaların kerametli, acip bereketi ve Isparta’da İktisat Risalesini tatlılaştıran iki buçuk okka balın harika bir hâdiseye sebebiyet vermesi, HAŞİYE bu üçüncü defa da, bin mübarek ve mâsum hatırlarını ve iltifatlarını temsil eden ve parçalanmayan bir hediyeyi göndermiş. Altmış senelik bir kaide-i hayatiyemi o bin hatırın hatırı için o kaidemin hatırını kırdım.

İkincisi: Âtıf Hasan’ın hakikaten fevkalâde yazdığı tevafuklu Mu’cizat-ı Kur’âniyeyi o gittikten sonra temâşâ ettim. Elimden gelseydi, herbir yaprağına mukabil bir lira verecektim. İnşaallah o nüshayla binler adam istifade edip, onun hayat-ı bakiyesine bir çeşme hükmünde varidat verecek. Hüsrev’in ve kahraman Tâhirî’nin bir üçüncüsü oluyor.

Üçüncüsü: Risale-i Nur’un eski ve ehemmiyetli ve çalışkan bir şakirdi olan Kâtip Osman’ın sadık ve hikmetli rüyası ve mutabık tâbiri onları müferrah ettiği gibi, bizleri de mesrur eyledi. Ve o mektubuyla merak ettiğim şeyleri ve Hüsrev ve Rüşdü, Hâfız Ali, Zühdü Bedevî, Nuri ve Nur fabrikası sahibi, Tâhir’ler, mübarekler heyeti, medrese-i Nuriye ve ümmî ihtiyarlar ve mâsum çocuklar, umumlarının selâmlarını yazıyor. Biz de onlara birer birer selâm ediyoruz, muvaffakiyetlerine ve selâmetlerine dua ediyoruz.

Bu havalide dahi, belki çok yerlerde, sizin faaliyetinizden şevke gelip Risale-i Nur ziyade tevessü ettiğinden, ehl-i dünyayı düşündürüyor, nazar-ı dikkati celb ettiriyor. Bazı ufak tefek ilişmek de ondan ileri geliyor. İhtiyat her vakit olduğu gibi yine lâzımdır. Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh iki defa 1 سِرّاً تَنَوَّرَتْ demesi, Risale-i Nur perde altında tenevvür ve tenvir eder diye işaret ediyor. Mümkün olduğu kadar geçici rüzgârlara ehemmiyet vermeyiniz, bakmayınız. Zaten mabeyninizde samimî tesanüt ve meşveret-i şer’iye, sizi öyle şeylerden muhafaza eder. İçinizdeki şahs-ı mânevinin fikrini, o meşveretle bildirir.

Kardeşiniz ve sizinle dünyada, berzahta, âhirette müteşekkirâne iftihar eden ve edecek hizmet-i Kur’âniyede arkadaşınız.
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Şimdi ben tahmin ediyorum, o bal da onun imiş. Fakat tam tahattur edemiyorum.
1 : Gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.
Önceki Risale: ( 88 ) / Sonraki Risale: ( 90 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayrette bırakıcı, hayranlık verici
âmin : “Allah’ım kabul eyle”
aziz : çok değerli, izzetli, saygın
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
ehemmiyetli : önemli
fevkalâde : olağanüstü, çok güzel
hakikat : gerçek, doğru
hâlis : içten, samimi
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hayat-ı bâkiye : devamlı ve kalıcı olan âhiret hayatı
ihsan : bağış, ikram, lütuf
İktisat Risalesi : Lem’alar adlı eserde yer almaktadır (On Dokuzuncu Lem’a)
iltifat : lütufla hitap ve muamele etme
İnşaallah : Allah dilerse, izin verirse
istifade : faydalanma, yararlanma
istişare : danışma, fikir sorma; meşveret etme, bir heyetin fikrine müracaat etme
kaide : kural, kaide
kaide-i hayatiye : hayat kaidesi, kuralı
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü hal ve fiil
mâsum : günahsız, suçsuz
medrese-i Nûriye : nur medresesi; Risale-i Nur’un okunduğu yer
mesrur : sevinçli, mutlu
Mu’cizât-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın mu’cizeleri, Yirmi Beşinci Söz
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
mukabil : karşılık
mübarek : bereketli, hayırlı
müdebbir : idare eden, çekip çeviren
müessis : tesis edici, kurucu
mürşid : irşad eden, doğru yolu gösteren
nâzır : bakan, gözetici
nüsha : kopya
okka : 1.283 grama karşılık gelen ağırlık ölçüsü
saadet : mutluluk
sadık : bağlı, doğru
selâmet : güven, esenlik
sıddık : çok doğru ve sadık
suret : biçim, şekil
şakirt : talebe, öğrenci
tab etmek : basmak, çoğaltmak
tahattur : hatırlama
teberrük : bereket vesilesi
temâşâ : seyir, hoşlanarak bakma
tevafuk : denk gelme, uygunluk
tevfik : yardım, başarı
varidat : gelirler
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
berzah : kabir
celb : çekme
ehemmiyetli : önemli
ehl-i dünya : dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler
havali : çevre, civar
hikmetli : faydalı, gayeli
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
iftihar : övünme
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
mabeyn : ara
medrese-i Nûriye : nur medresesi; Risale-i Nur’un okunduğu yer
mesrur : sevinçli, mutlu
meşveret : işlerin istişâre (danışıp görüşme) yoluyla halledilmesi; meclis
meşveret-i şer’iye : dine uygun olarak yapılan meşveret, danışıp görüşme
muhafaza : koruma
mutabık : uygun
muvaffakiyet : başarı
müferrah : ferah duyan, huzurlu
müteşekkirâne : teşekkür ederek
nazar-ı dikkat : dikkatli bakışlar
Radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun”
sadık : bağlı, doğru
selâmet : güven, esenlik
şahs-ı mânevî : mânevî şahıs, tüzel kişilik; belli bir ideal ve gaye etrafında bir araya gelen topluluğun oluşturduğu mânevî şahsiyet ve ortak kimlik
şakird : talebe, öğrenci
tâbir : yorum
tenevvür : nurlanma, aydınlanma
tenvir : nurlandırma, aydınlatma, parlatma
tesanüt : dayanışma
tevessü : genişleme, yayılma
umum : bütün, genel
ümmî : tahsil görmemiş, okuma yazma bilmeyen
ziyade : çok
Yükleniyor...