Risale-i Nur’a intisab eden kişiler de; gerek okumaları, gerek tefekkürleri, gerekse tesbihatları ve sair evradlarıyla bir nevi seyrü sülûk aşamasına girmiş olmuyorlar mı? Yani belli aşamaları olan bir manevi gelişim sürecine girmiyorlar mı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Risale-i Nur sahabe mesleğinin cilvesini taşımaktadır. Bu ise; insanı velayet-i kübranın, sünuhat nevinden füyuzatına mazhariyete götürür. Ancak seyr-u süluk, sadece normal tarikatlarda yoktur.
Velayet; Allah ile kulun yakınlığı ve münasebetidir. Hepsinde seyr-u süluk anlamına gelecek ceht, gayret ve irade mevcuttur.
Fakat bu seyr-u süluk, normal tarikatlarda uzun, meşakkatli, zamana muhtaç ve kisp yani çalışma esasına bağlıdır. Velayet-i kübrada ise; bu seyir kısa, manileri az, zamanla kayıtlı değil, kisp ve çalışmaktan daha ziyade, Allah’ın tensip, murad ve yakınlığıyla ilgilidir.

Risale-i Nur'da velayet-i kübraya mazhariyet olsa da; bu, çalışmadan ve irade beyanında bulunmadan velayet-i kübraya mazhar olmak anlamına gelmez. Demek ki külliyatla, evrat ve ezkar ile meşgul olmakla, ayrıca öğrendiklerimizi hayata mal ederek yaşamakla, ancak kısa bir zamanda, Nur Talebeleri Risale-i Nur'daki velayet-i kübra feyizlerine mazhar olabilirler.

Demek ki maneviyatta, gelişim ve aşamalar velayetin; gerek kübrasın da ve gerekse de suğrasında kesinlikle vardır ve şarttır. Ancak tarzları, yolları ve mahiyetleri ciddi manada farklılık göstermektedir...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.053
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...