Risale-i Nur'da, "Düşünüyorum öyle ise varım." sözü ile ilgili bir yer var mıdır, bunu nasıl anlayabiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Evet, eğer kitaplar ve peygamberler olmazsa, o hayat-ı ezeliye bilinmez. Nasıl ki bir adamın söylemesiyle diri ve hayattar olduğu anlaşılır; öyle de, bu kâinatın perdesi altında olan âlem-i gaybın arkasında söyleyen, konuşan, emir ve nehyedip hitap eden bir Zâtın kelimâtını, hitâbâtını gösterecek, peygamberler ve nâzil olan kitaplardır."(1)

“Düşünüyorum o halde varım.” sözü, ünlü filozof Descartes’e ait bir sözdür. Ve bu sözde düşünmenin, var olmanın en büyük delil ve ispatı olduğu vurgulanıyor. Yani var olmak düşünebilmenin ayrılmaz bir değeri, vazgeçilmez bir parçasıdır.

Benzer bir önermeyi Üstadımız yukarıdaki paragrafta yapmaktadır. Konuşmak var ve canlı olmanın zaruri bir gereğidir, tıpkı düşünmenin var olmaya bağlı olması gibi.

Bu paragrafta ana tema konuşmaktır ve konuşmak varlığın en açık ve en kesin ispatı oluyor.

Güneşi nasıl ışığı ve ışığındaki yedi renk ile tanıyor isek, aynı şekilde Allah’ı, sıfatları ve sıfatlarından çıkan sayısız fiili isimlerinden tanıyoruz. Kelam sıfatı da bu sıfatlardan bir tanesidir.

Düşünmek, konuşmak ve tartışmak ontolojinin, yani varlığın en büyük ispatı ve delilidir. Çünkü yok olan bir şey düşünemez, konuşamaz ve tartışamaz. Descartes’ın “Düşünüyorum o hâlde varım.” sözü de aynı şekilde buna bir örnek teşkil etmektedir. Konuşma, varlığın en açık en kesin en zahir bir delili oluyor.

Yani konuşmak ispat-ı vücudun en zahiri ve bariz bir delilidir. Birisinin konuşması ve sesi, varlığının ispatı oluyor. Ses ve konuşmanın olup da sahibinin olmaması düşünülemez.

Mesela, perde arkasından bir ses işittiğimizde orada birisinin varlığını anlarız. O ses manalı bir cümle ise ses sahibinin akıllı olduğunu gösterir. Çünkü mana akla işaret eder. Bu ses perdenin beri tarafında duran her kulak ve kalp sahibi tarafından işitiliyor ise, bu sesin külli ve umumi bir zat tarafından geldiğini gösterir.

İşte Allah, sebepler perdesi arkasından istisnasız bütün mahlukatı ile konuşarak ispat-ı vücutta bulunuyor. Allah’ın varlığına işaret eden o kadar çok delil ve alametler var ki, Allah’ın varlığından şüphe etmek, âdeta gündüz vakti güneşin vücudunu inkâr etmek kadar manasız ve hezeyanlı bir durumdur.

(1) bk. Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Beşinci Cümle.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.248
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...