Risale-i Nur'da küfür ve dalaletin mertebeleri, sebep ve neticeleri nasıl açıklanmıştır?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Ey insan! Bil ki, insanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmam eden dehşetli kelimeler var; ehl-i iman bilmeyerek istimal ediyorlar. Mühimlerinden üç tanesini beyan edeceğiz."

"Birincisi: Evcedethu'l-esbab, yani, "Esbab bu şeyi icad ediyor."

"İkincisi: Teşekkele binefsihî, yani, "Kendi kendine teşekkül ediyor, oluyor, bitiyor."

"Üçüncüsü: İktezathu't-tabiat, yani, "Tabiîdir, tabiat iktiza edip icad ediyor."(1)

Üstad Hazretleri bu risalede küfür ve şirkin temelini oluşturan üç önemli fikri alıp, bunların aklen imkansız ve muhal olduğunu ispat ediyor. Zaten diğer bütün inkar fikirleri de bu üç fikir temeline dayanıyor.

Bunlardan birisi, her şeyin icad edicisi ve yaratıcısı sebepler diyenlerdir. Felsefede bu fikre determinizm felsefesi deniyor. Yani her şey sebep sonuç ilişkisi ile izah edilir. Üstad Hazretleri bu fikrin esasız ve bozuk olduğunu bu risalede kati olarak ispat ediyor.

İkinci düşünce, her şey tesadüfen kendi kendine oluşuyor fikridir. Bu fikrin batıllığı ve aklen mümkün olmaması çok zahirdir. Üstad Hazretleri bu fikri de kati bir şekilde çürütüyor. Bir çiçeğin tesadüfen veya kendiliğinden oluşması ebedi ve ezeli olarak imkansızdır. Zira çiçek üstünde fail ve sanatkarına işaret eden sayısız nakış ve işlemeler vardır. Bütün bu nakış ve işlemeler kendiliğinden, tesadüfen ortaya çıktı demek, bir uçağın mühendis ve usta olmadan, kendiliğinden oluştu iddiası ile aynıdır. Basit bir fiil bile failsiz olmadığına göre, çiçek ya da ona benzer mükemmel sanatların kendiliğinden, failsiz bir şekilde vücut bulması mümkün değildir.

Üçüncü fikir ise, her şeyin yaratıcısı ve icad edeni tabiattır, diyenlerdir. Tabiat dedikleri ise kainattaki külli unsurların birleşmesinden hasıl olan zihni ve hayali bir kurgudur. Yani insan zihninin ürettiği, hakikati olmayan muhayyel bir şeydir. Bu muhayyel şey zamanla müşahhaslaşarak ilahlaştırılmıştır. Günümüzde maddeci felsefenin savunduğu en son ve en geniş fikir bu tabiat fikridir.

Risalelerde, inkarın muhtelif gerekçeleri olduğu nazara verilmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir:

Nazar-i Sathi: Yüzeysel bakış. Bir insan meseleye yüzeysel bakarsa, o meselenin içyüzünü tam idrak edemez. Üstad Hazretleri bu meseleyi şu şekilde izah ediyor:

"Evvelâ: Gayet uzak mesafeden bakılsa, en büyük şey, en küçük bir şey gibi görünebilir. Bir yıldız, bir mum kadardır denilebilir."

"Saniyen: Hem tebeî ve sathî bir nazarla bakılsa, gayet muhal bir şey mümkün görünebilir."

"Bir zaman bir ihtiyar adam Ramazan hilâlini görmek için semâya bakmış. Gözüne bir beyaz kıl inmiş. O kılı ay zannetmiş, "Ayı gördüm." demiş. İşte, muhaldir ki, hilâl o beyaz kıl olsun. Fakat kasten ve bizzat aya baktığı ve o saçı tebeî ve dolayısıyla ve ikinci derecede göründüğü için, o muhali mümkün telâkki etmiş."(2)

İnsanın nazarı en fazla bir iş ile meşgul olabilir; aynı anda başka bir iş ile meşgul olsa, ya karıştırır ya da ikinci işi idrak edemez. İnsan ikinci işe değil, birinci işe odaklandığı için, ikinci iş tebei oluyor. Yani ikinci planda kalıp, dikkatten kaçıyor. Bu yüzden ikinci işte çok büyük yanılma ve hatalar olabilir.

Temsildeki ihtiyar zatın birinci işi gökte hilali görmektir; bu yüzden bütün dikkat ve nazarı hilale odaklanıyor. O esnada gözüne hilale benzer bir kıl ilişiyor. Bu kıla dikkat kesilmediği için, onu hilal zannediyor. Kılın hilal olma ihtimali imkansız iken, dikkat eksikliğinden dolayı bu imkansızı mümkün gibi görüyor.

İnsanın nazarı teakubi olduğu için, yani sırayla iş gördüğü, bir işi bitirmeden diğer bir işe intikal edemediği için, ikincil işler birinci işe nazaran daima özensiz ve kalitesiz oluyor. Bu mana her hususta böyledir.

İnsan kainat kitabında katibi ararken, yani bütün dikkati katip üzerinde iken, bazen sebepler önüne çıkar. Sebeplere de dikkat kesilmediği için, sebepleri katip zanneder. Sebeplerin katip olma ihtimali muhal iken, dikkat azlığından dolayı imkansızı mümkün görüyor.

Tarafgirlik ve Taassub: İnsanları kayıtlı ve kısıtlı olarak düşünmeye iten bir husus da, insanların meslek ve meşrebine olan taassup ve tarafgirlikleridir. Bir insan bağlı olduğu mesleğinin, ideolojisinin muhabbeti ve tarafgirliği diğer mesleklere objektif bakmasına mani oluyor. Bu yüzden sağlıklı ve objektif düşünemiyor. Sağlıklı ve objektif düşünemeyen birisinin de hakkı bulması zordur. Maalesef insanların kahir çoğunluğu bu mahiyettedir.

Kafirlerin inkar sebepleri muhteliftir. Kimi inadından inkar eder, kimi hasetliğinden inkar eder, kimi ibadet yükünden kaçmak için inkar eder, kimi ahmaklığından, Allah’ın varlığına ve birliğine olan işaretleri okuyamadığı için inkar eder, kimi de örf ve adetlerine körü körüne bağlı olduğu için inkar eder vesaire. Bunları çoğaltmak mümkün. Lakin bunların hiç birisi bir noktaya bakıp bir hakikati gördükleri için inkar ediyor değildirler. Tam aksine, farklı sebeplerden dolayı inkar ediyorlar.

Ama iman ehli ise bir noktaya, bir hakikate bakıp, orada gördüğü şeye iman ediyorlar. Yani inkar edenler gibi demiyor, benim nazarımda bu hak, bu doğrudur. Hak ve doğru onu hakka sürüklüyor. Yani iman edenlerin iman gerekçeleri ve sebepleri aynıdır. Kafirlerin küfür sebep ve gerekçeleri ise bir birinden farklıdır. Bu da onların inkar sebeplerinin muhtelif olduğuna işaret ediyor.

Sorun, hakkın kesinliğinde değil, onu anlamak ve algılamakta zorluk çeken kafirlerin bakış açısındadır. Bu sebeple bir hakikat yüzde yüz değil, yüzde bir milyon kere kati ve kesin de olsa, kafirin karanlıklı ve arızalı bakış açısında görünmüyor. Bir anahtar sağlam iken, yuvası bozuk olsa kapı açılmaz. Sorun anahtarda değil, girdiği yuvadadır. Aynı şekilde hakikatler birer anahtardır. Kafirlerin kalpleri ise anahtarın girdiği yuvaları gibidir. Yuvalar arızalı olduğu için, anahtar işlevsiz kalıyor. Anahtarın işlevsizliği kendinden değil, mukabili olan yuvadan kaynaklanıyor. İslam hakikatleri yüzde yüz sorunsuz anahtarlardır.

Dipnotlar:

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a.

(2) bk. Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.443
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...