“Risale-i Nurlarla meşgul olmanın faydaları” kısmında, "Ehl-i dalâlete karşı mânen mücahede etmek" ifadesi geçiyor; bu tam olarak ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
"Sual: Bir fasıkın fıskıyla arzın müteessir olması akıldan uzaktır."
"Cevap: Madem ki arzda nizam var; muvazene de olmalıdır. Hatta nizam, muvazeneye tabidir. Binaenaleyh, bir makinenin dişleri arasına küçük bir şey düşerse, makine müteessir olur, belki faaliyeti de durur. Veya faraza iki dağ bir teraziyle tartılırken, terazi muvazi olduğu vakit bir gözüne bir ceviz ilave edilirse, müvazenesi bozulur. Dünyanın da manevi nizam makinesi böyledir. Mütemerrid bir fasıkın fıskı, arzın muvazene-i maneviyesinin bozulmasına vesile olabilir."(1)
Aynen öyle de bir alimin ilmiyle, bir abidin ibadetiyle, bir müminin iyilik ve hayır işlemesiyle de arzın manevi dengesi muhafaza ediliyor demektir. Gaye, Allah'ın rıza ve hoşnutluğunu kazanmaktır. O, razı olduktan sonra, her şey kolaylaşır.
Zaten bütün hizmetler bunun için yapılmaktadır. Hizmetin kendisi müessir değildir. Tesiri halk eden Allah'tır. Maksdımız, onun hoşnutluğunu kazanmaktır. Bu, Kur'an okumak olabilir, bir teheccüt namazı olabilir. Günahtan kaçınmak olabilir. İçimizde bir tesbih çekmek olabilir. Burada esas olan, Onun istediği hareket ve davranışları sergilemektir?
"Risale-i Nur, bu Anadolu memleketine, belaların def'ine ehemmiyetli bir vesiledir. Sadaka nasıl belayı def ediyor; onun intişarı ve okunması külli bir sadaka nevinde semavi ve arzi belaların def'ine çok emareler ve çok hadiselerle tebeyyün etmiş. Hatta Kur'ân'ın işaretiyle tahakkuk etmiş. Ve yazmasını ve intişarını men etmek zamanlarında dört defa zelzelelerin başlaması ve intişarıyla durmaları ve Anadolu da ekser okunması İkinci Harb-i Umuminin Anadolu ya girmemesine bir vesile olduğu Sure-i Ve l-Asr işaret ettiği, bu iki ay kuraklık zamanında mahkemenin Risale-i Nur'un beraatine ve vatana menfaatli olduğuna dair kararını Mahkeme-i Temyiz tasdik ederek tam bir serbestiyetle Risale-i Nur'un intişar ve okunmasını beklerken, bütün bütün aksine olarak men edilmesi ve mahkemedeki risalelerin sahiplerine iade edilmemesi ve bizi de o cihetle konuşmaktan men etmeleri cihetiyle, belaların def'ine vesile olan bu külli sadaka-i maneviye karşı çıkamadı, günahımız neticesi kuraklık başladı."
"Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiyatı, şükürdür. Biz şükrü hakkıyla vermedik. Evet, rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celb ediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile nev-i beşer tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak." (Burada şükürsüzlüğün başkasına menfi tesiri olduğu gibi, şükrün de müsbet neticesi olmalıdır)
"Hatta deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zalimlerden şekva ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir, hatta bizim de nafakamız azalır, derler."
"Evet, bu zamanlarda öyle günahlar, zulümler oluyor ki, rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor, masum hayvanlar da azap çekerler." (2) (Demektir ki; sevaplarda rızkın artmasına ve huzurun yerleşmesine vesiledir.)
Dipnotlar:
(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 26 ve 27. Ayetlerin Tefsiri.
(2) bk. Emirdağ Lahikası, 14. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü