"Ruhsata tâbi ve azîmet-i şer’iyeyi bırakan fikirler, benim fikrime muvafık gelmiyordu." Üstad "Farzları yapan, kebairi terk eden kurtulur." diyor. Burada da azimet-i şer´iyeyi bırakmamak gerekir, demek istiyor. Nasıl anlamak lazım?
Değerli Kardeşimiz;
"Bir hadise-i ruhiyemi size beyan ediyorum: Çok zaman evvel zatınız ve sizin mesleğinizdeki hocaların, zarurete binaen ruhsata tâbi ve azîmet-i şer'iyeyi bırakan fikirler, benim fikrime muvafık gelmiyordu. Ben hem onlara, hem sana hiddet ederdim. 'Neden azîmeti terk edip ruhsata tâbi oluyorlar?' diye, Risale-i Nur'u doğrudan doğruya sizlere göndermezdim. Fakat, üç dört sene evvel, yine şiddetli, kalbime, size tenkitkârâne bir teessüf geldi. Birden ihtar edildi ki:"
'Bu senin eski medrese arkadaşların olan başta Ahmed Hamdi gibi zatlar, dehşetli ve şiddetli bir tahribata karşı "ehvenüşşer" düsturuyla, mümkün olduğu kadar bir derece bir kısım vazife-i ilmiyeyi mukaddesatın muhafazasına sarf edip, tehlikeyi dörtten bire indirmeleri, onların mecburiyetle bazı noksanlarına ve kusurlarına inşaallah kefaret olur.' diye kalbime şiddetli ihtar edildi."(1)
Evvela; Ahmet Hamdi Akseki eski diyanet reisidir ve Üstad Hazretlerinin yakın dostudur. Ve cumhuriyetin en bidatkar ve cebbar bir döneminde bu vazifeyi ifa etmiştir. O makama o dönemde oturan birisinin, birçok bidati eli ile uygulaması kanunen gerekli idi; ezanın Türkçe okunması, şapkanın tamimi gibi. Üstad Hazretlerinin hiddeti bu cihetledir. Yoksa amel noktasından ruhsat azimet meselesi değildir. Ama daha sonra Üstad Hazretleri böyle mübarek ve samimi birisinin bu makamı işgal etmesini daha makul görüyor. Zira bidate hevesli birisi o makamı meşgul etse, zarar daha ziyade olacaktı. Ehvenüşşer kaidesince böyle samimi kimselerin o makamı işgal etmesi daha nafidir. Bidatlere rağmen o makama geçmek ruhsat iken, o makama hiç yanaşmamak azimettir.
İkincisi; "Bu zamanda farzları yapan kebairi terk eden kurtulur." ifadesi, asgari bir tanımdır. İşin böyle olması herkesin küçük günahları serbestçe işleyip, azimeti tamamı ile terk edebilir anlamına gelmez. Biz azami bir şekilde azimete riayet etmek ile mükellefiz.
(1) bk. Emirdağ Lâhikası-II, 6. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü