Ruhun kabzedilmesi Allah tarafındandır. Azrail (as) orada sadece ruhu teslim alma vazifesini mi yapıyor? Bu fiilin icrası için "Onun kendisine has zikridir." demek doğru mu?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İster insan olsun, ister melek olsun, hepsinin tasarruf ve tedbiri mecazîdir. Hakiki tasarruf sahibi ve her şeyi tedbir eden Allah’tır. İnsan nasıl kendi fiilinin yaratıcısı değilse, aynı şekilde melekler de fiillerinde yaratıcı değillerdir. Her şeyin tek Halık’ı ve bütün fiillerin yegâne yaratıcısı Allah’tır.

"Hazret-i Azrail dahi bir perdedir. Kabz-ı ervahta zahiren merhametsiz görünen ve rahmetin kemâline münasip düşmeyen bazı hâlâta merci olmak için, o memuriyete bir nâzır ve kudret-i İlâhiyeye bir perdedir.” (22. Söz)

Dünyevî sebepler; Cenab-ı Hakk’ın izzet ve azametine yapılacak haksız şekvalara ve itirazlara bir perdedir. Ekser avam insanlar, hayrı da şerri de Allah’ın yarattığından gaflet ederek itirazlarını sebeplere yönlendirirler.

Aynı şekilde Hz. Azrail de ruhları almakla vazifeli bir memurdur. Zahiren çirkin olan ve şer gibi görünen ölümlerde şekvalar Cenab-ı Hakk’a gitmesin diye hastalıklar ve Hz. Azrail sebep ve perde kılınmıştır.

Aslında hiçbir şeyde şer ve çirkin diye bir şey yoktur. Her şey ya bizzat güzeldir ve hayırdır, ya da neticeleri itibarı ile güzeldir. Lakin insanlar bu mânayı tam göremedikleri için, Allah zahirde şer ve çirkin gibi görünen şeylerin arasına sebepleri perde olarak koymuştur. Yoksa sebepleri mûcid ve yaratıcı olarak tayin etmemiştir. Yani şerlerin yaratılması tamamen Allah’ın kudreti iledir, sebepler sadece bir perdedir. Sebeplerin perde olması haksız şekvaların ve itirazların men edilmesi içindir.

"Evet, izzet ve azamet ister ki, esbab perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında.

Tevhid ve celâl ister ki, esbab ellerini çeksinler tesir-i hakikîden." (Mesnevî-i Nuriye; Lem'alar)

Allah, sayısız melekleri –hâşâ- ihtiyacı olduğu için değil, kâinat sergisindeki san’atlarını takdir ve tahsin etmeleri için yaratmıştır. Zira insanların nazarları kâinat sarayının her noktasına ve her köşesine yetişmiyor, ulaşmıyor. Bu eksikliği tamamlama vazifesi de meleklere düşüyor. Nasıl adliye sarayları ve karakollar kanunların mücessem birer alametleri ise, aynı şekilde melekler de kâinattaki vehmî kanunların birer müvekkilleri hükmündedir. Bazı müphem şeyler, ancak alametleri ile anlaşılır.

Azrail (as) da ölüm kanunu ve hakikatinin bir mücessem vekili ve seyircisi hükmündedir. Her meleğin vazifesi onun fıtrî bir zikri ve tefekkür sahasıdır, diyebiliriz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.977
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...