"Şan ve şeref arzusuyla teveccüh-ü nâs ise, ücret ve mükâfat değil, belki ihlâssızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır." ile "İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in’ikâsı ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür." cümlesinin izahı nasıldır?
Değerli Kardeşimiz;
"Şan ve şeref arzusuyla teveccüh-ü nâs ise, ücret ve mükâfat değil, belki ihlâssızlık yüzünden gelen bir itab ve bir mücazattır."(1)
Şan ve şeref kasten istenilir ise, ihlas ve samimiyet ile bağdaşmaz. Kalbinde ihlas hükmeden birisinin şan peşinde koşması mümkün değildir. Kalbinde şan ve şöhret sevgisi galip olan birisinin de ihlası yakalaması mümkün değildir. İhlas ile şöhret aynı anda bir kalpte bulunamaz.
"İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in’ikâsı ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür."(2)
İkinci cümlede ise; kalbinde ihlas hükmettiği ve istemediği hâlde insanlar ona teveccüh ediyorlarsa, bunu ilahi rahmetin bir tecellisi şeklinde görüp şükredebilir. Yoksa kalpte ihlas olmadan insanların teveccühü rahmet değil, nikmet olur.
Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a, Birinci Nokta.
(2) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Altıncı Risale olan Altıncı Kısım.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü