Sanatların inceliklerini ve derunundaki manaları düşünürken Yaver-i Ekrem’in sesini işitmesi mevzuunda; acaba Yaver-i Ekrem işitilmese ve bilinmese dahi, insanların bu incelikleri düşünmeleri ve muhakeme etmeleri yaratılışlarının bir gereği değil midir?
Değerli Kardeşimiz;
"Bu kâinat sarayını kim yaptı? Ondaki harika sanatları kim sergiliyor? Bizi bu saraya niçin getirdi ve buradan sonra nereye götürecek?" gibi sualler insan aklını tarih boyunca kurcalamıştır.
“Anladılar ki bütün esrarın anahtarları ondadır.” cümlesiyle ders verildiği gibi, bütün bunlar birer sırdırlar. Akıl tek başına bu suallerin cevabını bulamaz; “Bu âlemi mutlaka bir yapan var.” diyebilir, ama “O zât kimdir, isimleri, sıfatları nelerdir? Bizim nasıl yaşamımızdan razı olur? O’na karşı şükür vazifemizi nasıl yerine getirebiliriz?” gibi suallerin cevapları, ancak Allah’ın elçilerinden öğrenilebilir ve O’nun kitabından ders alınabilir.
Mesuliyet meselesine gelince, bu husus kader konusuna girer. Kısaca ifade edecek olursak, bu konuda itikad âlimlerimizin ortak görüşü şudur:
Bir kişiye peygamber ulaşmamışsa, o kişi kendi aklıyla bu suallerin cevabını ne ölçüde bulmaya güç yetirebilirse mesuliyeti de o kadardır.
“Allah hiçbir nefse gücünün yeteceğinden öte yük yüklemez...” (Bakara, 2/286)
âyetini bu yönüyle tefsir eden kelam âlimleri, aklın da bir nefis, bir varlık olduğunu, ona da gücünü aşan yükler yüklenmeyeceğini ifade ederler.
İnsan, kendisini ve içinde bulunduğu âlemi birisinin yaptığını aklıyla bilebilir. Ama O’nun maddeden mücerred, mekândan münezzeh, varlığı vacip, bütün sıfatları sonsuz, kadim ve bâki bir Zât olduğunu bilmeye güç yetiremeyebilir. Ayrıca diğer iman rükünlerini ve İslâm’ın emirlerini de yine tek başına bilemez.
Eş’arîye’ye göre sırf akıl ve fikir Allah’ı bilmede yeterli değildir. Allah’a imanın kişiye vâcib olması, peygamberler ile sabit olur. Fetret devri insanları, imân etmemekten dolayı cehenneme atılmazlar. İmam Eş’ari bu hükmüne, “... Biz bir kavme Resûl göndermedikçe azap etmeyiz.” (İsra, 17/15) âyetini delil gösterir.
Fakat Mâtüridîye imamları derler ki: Cenâb-ı Hakk’a iman etmek yaratılışın gereğidir. Herkes aklıyla Allah’ın varlığını anlayabilir. Bir insan nerede ve hangi zamanda bulunursa bulunsun, hikmet ve sanatla yaratılmış bu varlık aleminin bir yaratıcısı olduğunu bilecek bir istidata sahiptir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü