"Sayısız hâtemlerden canlı mahlûkata vaz’ edilen hayat hâtemine bakınız. Evet, canlı bir mahlûk, câmiiyeti itibarıyla, kâinata küçük bir misaldir, şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir..." ifadesini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Hayat, bütün kâinat fabrikasının çarklarının işlemesinden hâsıl olan, câmi’ ve hülasa bir san’at eseridir. Mesela, dört ana unsur olan güneş, hava, su ve topraktan biri olmazsa hayat olmaz. Yıldız ve galaksiler sistemli ve muvazeneli hareket etmeseler yine hayat olmaz. Zira bir yıldız zerre kadar mihverinden çıksa, bütün kâinat fabrikası dağılır, neticesiz kalır.
Bu da gösteriyor ki, hayat bütün kâinattan süzülüp gelen bir damla, bir meyve, bir neticedir. Küçük bir arı, hayat sayesinde bütün kâinatla alakadar olup bütün sebeplerin bir neticesi oluyor. Yani arı küçük bir cüz iken, hayat ile bütün kâinatla alakadar oluyor ve küllî hükmüne geçiyor; o azametli şeyler arıya yani onun hayatına hizmet ediyorlar.
Bütün kâinatın tedbir ve dizgini Allah’ın sonsuz ilim, irade ve kudretinin elindedir. Allah bu sonsuz sıfatları ile bir şeyi, mesela bir elmayı yaratırken bütün kâinatı istihdam ediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Devamındaki "Sanki o zihayat, gayet hakîmâne muayyen nizamlarla bütün vücutlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır..." cümlesini açıklar mısınız?
Kainat ve kainatın unsurları ve elementleri arasında açıkça görülen yardımlaşma, dayanışma, kucaklaşma gibi fiiller, kainatı parçalanmaz ve bölünmez bir bütün haline getiriyor. Bu fiiller sayesinde kainat âdeta kompleks çalışan bir fabrika şekline giriyor. Bir bütün olan ve fabrika şekline giren kainat, tamamı ile hayat sahiplerine hizmet ediyor.
Mesela; bir elmanın teşekkülünde ve oluşmasında güneş, hava, su, toprak, elementler, dolaylı olarak yıldız ve galaksiler, hepsi bir intizam ve yardımlaşma içinde çalışıyorlar. Şayet bu unsurlardan bir tanesi bu yardımlaşma ve dayanışma içinden çıksa elma olmaz. Mesela, güneş bu halkadan çıksa, elma vücut bulamaz. Ya da milyarlarca yıl uzakta olan bir galaksi yörüngesini şaşırıp intizamı bozsa, kainat sistemi yerle bir olacağı için, elma yine oluşamaz.
İşte bir elma, bütün kainatın çarklarından hasıl olup gelen ve o sebeplerden süzülüp gelen ve sağılan bir netice, bir sonuçtur. Bir elmanın oluşmasında kainat bir fabrika ve entegre bir tesis hükmündedir.
Yine bir karıncanın vücudunda toplanan ve çalışan element ve moleküller, kainatın dağınık ve geniş unsurlarından süzülüp geliyor. Karıncanın vücudunda demirden tut altına kadar hassas terazilerde ölçülmüş miktarda elementler vazife yapıyor. İşte karıncanın şu hayatlı vücudu, âdeta bütün mahlukat ve unsurlardan süzülüp ve toplanıp gelen bir nokta, bir katre gibidir.
Hayat, bütün kainat fabrikasının çarklarının işlemesinden hasıl olan, cami ve hülasa bir sanattır. Mesela; bir arının hayatının oluşması için; bütün kainat çarklarının işlemesi ve hareket etmesi gerekir. Güneş, su, hava, toprak, elementler, hassas sistem ve düzen, uyumlu ve ölçülü bir şekilde, beraber hareket etmeden, arının hayatı oluşamaz. Bu yüzden arının hayatının teşekkülü için, bütün kainat ve kainattaki sebeplerin hassas ve ölçülü bir surette çalışması ve hareket etmesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi vazifesini terk etse, hayat oluşmaz ve devam etmez.
Güneş olmasa hayat olmuyor, su olmasa yine olmuyor, toprak olmasa yine olmuyor, yıldız ve galaksiler sistemli ve dengeli hareket etmeseler yine hayat olmuyor. Zira bir yıldız, zerre kadar yörüngesini şaşırsa, bütün kainat fabrikasını yerle bir edecek. Demek çok uzakta, hayattan alakasız gibi duran bir yıldızın da, hayata bir katkısı ve müdahalesi vardır. Bu da gösteriyor ki hayat, bütün kainattan süzülüp gelen bir damla, bir meyve, bir neticedir. Küçük bir arı, hayat sayesinde bütün kainatla alakadar olup, bütün sebeplerin bir muhassalası bir neticesi oluyor.
Demek arıya hayatı veren Zat kim ise, bütün kainata ve sebeplere de hükmeden Zat O'dur.
Devamındaki "Bal arısını pek çok şeylere fihriste yapan…" cümlesini açıklar mısınız? Bal arısı nelere fihriste olmuştur?
Hayat, bütün kainat fabrikasının çarklarının işlemesinden hasıl olan cami ve hülasa bir sanattır. Mesela, bir arının hayatının oluşması için bütün kainat çarklarının işlemesi ve hareket etmesi gerekir. Güneş, su, hava, toprak, elementler, hassas sistem ve düzen, uyumlu ve ölçülü bir şekilde, beraber hareket etmeden, arının hayatı oluşamaz. Bu yüzden arının hayatının teşekkülü için bütün kainat ve kainattaki sebeplerin hassas ve ölçülü bir surette çalışması ve hareket etmesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi vazifesini terk etse, hayat oluşmaz ve devam etmez.
Güneş olmasa hayat olmuyor, su olmasa yine olmuyor, toprak olmasa yine olmuyor, yıldız ve galaksiler sistemli ve dengeli hareket etmeseler yine hayat olmuyor. Zira bir yıldız zerre kadar yörüngesini şaşırsa, bütün kainat fabrikasını yerle bir edecek. Demek çok uzakta, hayattan alakasız gibi duran bir yıldızın da hayata bir katkısı ve müdahalesi vardır. Bu da gösteriyor ki, hayat bütün kainattan süzülüp gelen bir damla, bir meyve, bir neticedir.
Küçük bir arı hayat sayesinde bütün kainatla alakadar olup, bütün sebeplerin bir muhassalası, bir fihristi ve bir neticesi oluyor. Demek arıya hayatı veren Zat kimse, bütün kainata ve sebeplere de hükmeden Zat odur. Arıya takılan duygu ve latifeler de arının fihrist olmasında önemli bir vesiledir. Evet bütün duygu ve latifeler hayattan kaynayıp geldiği için, biz arının kainata fihrist olma noktasını, hayatı nazara vererek izah ettik.
Sadece bal arısı değil, bütün ruh ve hayat sahipleri olan varlıklar, kâinatta bulunan alemlerin özeti hükmündedir. Bu özetlerin en berrak olanı insandır. İnsanlardan sonra hayvanlar, ondan sonra da bitkilerdir.
İşte bir hayvanda mesela bir arıda bulunan ruhu ruhlar aleminin, atomları ise elementler aleminin, gözü görünen alemlerin, kulağı sesler aleminin fihristesi ve özeti hükmündedir.
Burada Bal arısının özellikle zikredilmesinin hikmeti, onun küçücük bir hayvan olmakla beraber yaptığı faaliyetlerin mükemmel olmasıdır.