"Şehirliler, köylülere, bedevîlere bakıp tesettürü kaldıramaz. Çünkü köylerde, bedevîlerde, derd-i maişet meşgalesiyle ve bedenen çalışmak ve yorulmak münasebetiyle, hem şehirlilere nispeten nazar-ı dikkati,." İzahı nasıl; tesettür kişiye göre değişir mi?
Değerli Kardeşimiz;
Önce ibadetlerin illet ve hikmeti üzerinde kısaca duralım:
Bir hanım Allah emrettiği için örtünür. Bu tesettürün illetidir, hikmet ciheti de herkesin malumudur. Sadece hikmet ciheti esas alınırsa, bu yanlış olur. Fakat bu temel prensip, ibadetlerin hikmetlerini hiç araştırmayın demek değildir. Elbette ki ibadetlerin hikmetlerini de öğreneceğiz.
İbadetlerin yapılmasındaki esas sebep, hikmet değil, illettir.
"Ubudiyet, emr-i İlâhîye ve rıza-yı İlâhîye bakar. Ubudiyetin dâîsi emr-i İlâhî ve neticesi rıza-yı Haktır. Semerâtı ve fevâidi uhreviyedir..." (17. Lem’a)
Ubudiyet kulluk demektir. Kul olduğunu bilen, kulluk vazifesini severek yerine getirir. İnsanın yaratılmasından asıl maksat, Halık’ını bilmek, O’na itaat ve ibadet etmek ve böylece O’nun rızasını kazanmaktır.
İbadetin maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî pek çok faydası vardır, ama ibadet bu faydalar için yapılmaz. Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür. Meselâ oruç tutmanın tıp yönünden birçok faydaları var. Bütün bu faydalar orucun hikmet yönüdür; ama oruç bu faydalar için değil; Allah’ın bir emri olduğu için tutulur." Bu ibadetin zamanı Ramazan ayıdır. Bir kimse, Ramazan ayında bir ay oruç tutmayıp da, Ramazan dışında on ay nafile oruç tutsa, bu ibadeti yerine getirmiş olmaz. Eğer mesele sadece orucun hikmet yönü, olsa idi, on ay tutulan orucun faydası daha fazla ama farz olan oruç hâlâ tutulmamıştır.
Orucun belli bir başlama ve bitiş vakti vardır. Kişi, orucuna imsaktan hemen sonra başlasa, iftarını yatsıdan birkaç saat sonra yapsa orucu makbul olmaz. Daha fazla bir süre aç kalmıştır, ama oruç tutmamıştır. Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan bu ibadet makbul sayılmaz.
Oruç tıbbî faydaları için tutulmadığı gibi, içki de sağlığa büyük zarar verdiği için haram edilmiş değildir. Esas olan Allah’ın emir ve yasağıdır.
Tesettür risalesinde de, illet nazara verildikten, sonra hikmetler sayılıyor. İşte dördüncü hikmette bu maslahatlar nazara veriliyor.
Üstad Hazretlerinin tesettür hususunda, köylüler ile şehirlileri mukayese etmesinin sebebi, yanlış bir düşünceyi ortadan kaldırmak içindir. Şöyle ki; tarlada, bağda ve bahçede çalışan köylü kadınların tesettüre dikkat etmeleri zorlaşabiliyor, örtüleri kayabiliyor. Buna rağmen, ciddi bir içtimaî tahribat yaşanmıyor. Yine insanlar temiz duygular ile bir arada yaşayabiliyorlar. Öyle ise, şehirlerdeki kadınların da açık ve saçık gezmeleri duyguları tahrik edip bir istismara sebebiyet vermez diyenlere bir cevaptır.
Kırsal bölgelerdeki hayat şartları ile şehir hayatının şartları birbirinden farklı olmasından, mezhepler de buna bağlı olarak farklılık arz ediyor.
Zaten Üstad Hazretleri bu risalede, memleketimizin Avrupa'ya benzemeyeceğini, delilleri ile izah ve ispat ediyor. Kaldı ki Üstad’ın zamanındaki Avrupa ile şimdi ki Avrupa arasında da dağlar kadar fark var.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü