"Seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, fıtratımda, maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş." izahı?
Değerli Kardeşimiz;
Çocuk doğduğunda beyaz bir kâğıt gibidir. O kâğıda ilk olarak neler yazılırsa, sonraki yazılar onun üstüne bina olur. İnsana verilen ilk terbiye ve eğitim, sonradan verilecek olanlara bir temel teşkil edecektir. Bu yüzden, insanın mizacının ve karakterinin oluşmasında ilk terbiye ve talim çok ehemmiyetlidir.
İnsana ilk terbiyeyi ve talimi verecek olan da anne ve babadır. Annenin, evladına olan ilk telkin ve terbiyesi, çocuğun hayatı boyunca bir rehberi olacaktır. Bu yüzden, anne ve babaya büyük sorumluluklar düşüyor. Üstad Hazretleri; minik bir yavrunun temiz zihnine, basit ve sade bir tarz ile telkin edilen Allah ve ahiret inancının ne kadar güzel ve tesirli bir esas olduğuna işaret etmektedir.
Bunun içindir ki, büyük zatlar, hep alt yapısı iyi ve itikadı sağlam ailelerden çıkmıştır. Üstad'ın babasının, başkalarının ekininden ve çayırından yemesinler diye ineklerinin ağzını bağlaması, annesinin onu abdestsiz emzirmemesi, onun Bediüzzaman olmasında hisseleri büyüktür.
Üstad'ın seksen bin zattan aldığı dersi, annesinden aldığı derse mukabil tutması da bu sırdan ileri geliyor. Yani ilk verilen ders temel, sonrakiler ise onun üstüne bina olunan şeylerdir, denmek isteniyor.
"Seksen bin zat" ifadesi ise, Üstad'ın hayatı boyunca okuyup istifade ettiği kitaplara ve derslere bir teşbih ve kesretten kinayedir. Yoksa rakam ve adet mevzubahis değildir.
İbn Abbas’tan şöyle bir hadis rivayet edilmiştir
“Çocukken öğrenilen ilim taşa nakşetmek / yazı kazımak gibidir. Yaşlıyken öğrenilen ilim ise suya yazmak gibidir.” (1)
(1) el-Camiu’s-sağir, 1/254; Kenzu’l-Ummal, h. No: 2759)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Burada seksen bin zat dediği sadece insanlar değil. Üstad her türlü mahlukattan ders çıkarmış.
Sinekten, sivrisinekten, arıdan, karıncadan, tavuktan, kediden bile ders almış. Hatta cansız dediğimiz mahlukattan bile bir nevi ders almış. Bulut, rüzgar, dağlar, ağaçlar bile ona bir nevi hocalık yapmış. "Gel, ben sana aradığını tanıttıracağım." diye çağırmışlar. Bütün kainat ona hocalık etmiş. Ders vermiş.