"Şu asırda maddiyyunluk fikri o derece istilâ etmiş ki, maddiyatı her şeye merci biliyorlar. Böyle bir asırda, has ehl-i iman, maddiyatı idam eder derecesinde ehemmiyetsiz gördüklerinden, vahdetü'l-vücud meşrebi,.." geçtiği yer ile izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Şu asırda maddiyyunluk fikri o derece istilâ etmiş ki, maddiyatı her şeye merci biliyorlar. Böyle bir asırda, has ehl-i iman, maddiyatı idam eder derecesinde ehemmiyetsiz gördüklerinden, vahdetü'l-vücud meşrebi ortaya atılsa, belki maddiyyunlar sahip çıkacaklar, 'Biz de böyle diyoruz.' diyecekler. Halbuki, dünyada meşârib içinde, maddiyyunların ve tabiatperestlerin mesleğinden en uzak meşrep, vahdetü'l-vücud meşrebidir. Çünkü, ehl-i vahdetü'l-vücud, o kadar vücud-u İlâhîye kuvvet-i imanla ehemmiyet veriyorlar ki, kâinatı ve mevcudatı inkâr ediyorlar. Maddiyyunlar ise, o kadar mevcudata ehemmiyet veriyorlar ki, kâinat hesabına Allah'ı inkâr ediyorlar. İşte bunlar nerede, ötekiler nerede?"(1)
Vahdet-i Vücud mesleği “La mevcuda illa hû”, yani Allah’ın varlığından başka bir varlık yoktur, diyerek bütün mevcudatın ve masivanın varlığını inkâr ediyorlar. Bunun sebebi ise, sadece ve sadece Allah’ı düşünüp O’nun huzurunu kazanmaktır. Şayet diğer varlıkları ve vücudları kabul etseler, o zaman Allah’ın varlığına hasr-ı nazar etmeyi zorlaştıracak, bu da huzuru bozacaktır. Bu sebeple Allah için diğer varlıkları inkâr ediyorlar.
Bir de Allah’ın varlığına bedel madde ve masivanın varlığını esas alıp vahdet-i vücuddan dem vuranlar var. Bunların görüşüne göre varlık maddenin lehine tek ve yektadır, yani varlık şu maddî âlemden ibarettir deyip, Allah’ın ezelî ve ebedî varlığını inkâr ediyorlar. Felsefede buna panteizm ya da monizm deniliyor.
Bu zamanda maddiyyunluk ziyadesi ile inkişaf ettiği için, vahdet-i vücuttan dem vurmak çok hatarlı ve tehlikelidir. Maddeye mübtela olmuş birisinin varlığı tek ve bir görmesi ancak madde lehine olur. Yani kâinat için Allah’ı inkâr eder.
Panteizm ile vahdet-i vücud meslekleri sera ile süreyya gibi birbirine zıt ve muhaliftir. Lakin iki meslek arasındaki bu zıtlığı ve farkı maddeci insanlar göremiyorlar. Bu sebeple imanı kuvvetli olan ehl-i takva vahdet-i vücud iddiasında bulunsa, iki mesleğin arasını temyiz etmekten aciz olan materyalistler; "biz de aynı şeyi söylüyoruz" deyip bu mesleğe madde hesabına sahip çıkacaklar. Böyle bir hataya kapı aralamamak için vahdet-i vücuttan dem vurmamak en salim olanıdır.
Madde ve masiva sevgisi iliklerine kadar işlemiş bu asrın insanlarına, “Allah için maddeyi inkâr et” diye bir teklifte bulunmak garabet olur. Belki bu teklif aksülamel olur, yani madde için Allah’ı inkâr ederler. Beyazın normal bir tonunu anlamayıp ona siyah diyen bir adama, beyazın en derin ve ağır tonunu teklif etmek meslekçe büyük bir hata olur. Yani Allah’ın varlığını dahi anlamakta zorlanan bir topluma, "Allah’ın varlığında fani ol ve maddeyi inkâr et." demek divanelik olur. Bu yüzden, bu zamanda vahdet-i vücuttan dem vurmak caiz değildir. Dem vuracak birisinin de İbn-i Arabî gibi bir kalbe ve yüksek nazara sahip olması gerekir, vesselam.
(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Dokuzuncu Kısım.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü