"Tarih-i âlemin şehadetiyle sabittir ki, parmakla gösterilen en büyük bir dâhi, ancak umumî bir istidadı ihya ve umumî bir hasleti ikaz ve umumî bir hissi inkişaf ettirebilir..." cümlesini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Dördüncü nükte: Evet, tehditlerle, korkularla, hilelerle efkâr-ı âmmeyi başka bir mecrâya çevirtmek mümkün olur. Fakat tesiri cüz'îdir, sathîdir, muvakkat olur. Muhakeme-i akliyeyi az bir zamanda kapatabilir."

"Amma irşadıyla kalblerin derinliklerine kadar nüfuz etmek, hissiyatın en incelerini heyecana getirmek, istidatların inkişafına yol açmak, ahlâk-ı âliyeyi tesis ve alçak huyları imha ve izale etmek, cevher-i insaniyetten perdeyi kaldırıp hakikati teşhir etmek, hürriyet-i kelâma serbestî vermek, ancak şua-ı hakikatten muktebes harikulâde bir mucizedir."

"Evet, Asr-ı Saadetten evvelki zamanlarda kalb katılığı ve merhametsizlik öyle bir hadde baliğ olmuştu ki, kocaya vermekten âr ederek kızlarını diri diri toprağa gömerlerdi! Asr-ı Saadette İslâmiyetin doğurduğu merhamet, şefkat, insaniyet sayesinde, evvelce kızlarını gömerlerken müteessir olmayanlar, İslâmiyet dairesine girdikten sonra karıncaya bile ayak basmaz oldular. Acaba böyle ruhî, kalbî, vicdanî bir inkılâp hiçbir kanuna tatbik edilebilir mi? Bu nükteleri ceyb-i kalbine soktuktan sonra, bu noktalara da dikkat et:"

"1. Tarih-i âlemin şehadetiyle sabittir ki, parmakla gösterilen en büyük bir dâhi, ancak umumî bir istidadı ihya ve umumî bir hasleti ikaz ve umumî bir hissi inkişaf ettirebilir. Eğer böyle bir hissi de ikaz edememiş ise sa'yi hep hebâ olur..."
(1)

Bir konunun anlaşılabilmesi; ancak siyak ve sibak uyumunun takibi ile mümkündür. Bugünkü tabirle; konular ancak konu bütünlüğü ile anlaşılır. Üstad'ın yukarıda da ifade ettiği gibi; bir toplumun fikrini korku ve hile vasıtası ile başka bir mecraya yani farklı bir fikre çevirmek; cüzi, yüzeysel ve geçici olur. Daimi, derin ve külli olamaz. Tehdit ve kandırmak ile insanların fikrini ve muhakemesini çok kısa bir süresine iptal edebilirsin; ama bir süre sonra farkına varır.

Amma bir insan, insanları ve toplumları külli, derin ve daimi olarak değiştiriyor ise; bu onun takati ve gücü dahilinde olamaz. Olsa olsa mucize eseri ile olur. Peygamber Efendimiz (asv)'in Arap toplumunu; külli, derin ve daimi olarak değiştirmesi ancak mucize ile izah edilebilir.

Tarih buna şahittir; hiçbir insan kendi güç ve takati ile en büyük dahi de olsa toplumlarda böyle külli, derin ve daimi bir değişimi yapamamıştır. Yapsa da ancak bir kabiliyeti ya da bir hasleti ya da bir hissi ikaz, ihya ve inkişaf ettirebilmiştir. Bu da mucize sınıfına girmez. Bu noktada Peygamber Efendimize (asv) yetişeni tarih gösteremiyor. Bu da onun peygamber olduğunu izah ve ispat eder. Zira insan Allah’tan yardım almadan, böyle bir toplumsal değişim ve dönüşümü gerçekleştiremez.

(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, Âyet: 23,24 Tefsiri.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...