Tarikattaki makamlara ulaşmak için, Üstad'ın eserleri okunarak ya da tavsiyelerine uyarak başarılabilir mi? Tarikatlarda bazı makamlar var; bu makamlara mürşidi olmayanın çıkamayacağı söyleniyor...
Değerli Kardeşimiz;
Nasıl bir talebe öğretmen olmaksızın kendi başına ilim tahsil edemez ise, ya da bir çırak, ustanın terbiye ve talimi olmadan mesleği talim edemez ise, aynı şekilde müridin, mürşidi olmadan manevi makamları tek başına kat etmesi çok zordur. Allah kainatta böyle bir tertip ve kaide koymuştur, bunu kimse atlayıp ihmal edemez.
Yalnız şu var ki, mürşit kavramı, tarikat ehli kardeşlerimizin anladığı gibi sadece tasavvufi bir hiyerarşiden ibaret değildir. Her meslek ve meşrebin kendine özgü mürit-mürşit ilişkisi vardır. Mesela Nur talebelerinin mürşidi Risale-i Nurlardır. Ve Risale-i Nurlar kırk senede zor elde edilecek velayet makamını kabiliyeti olana kırk dakikada verebiliyor. On beş yıllık medrese ilmini on beş haftada talim ettirebiliyor. Risale-i Nur mürşidinin, inayet-i İlahi ile böyle keskin ve azim meziyetleri vardır.
Üstad Hazretleri bu hakikati şu şekilde ifade ediyor:
"Evet, mesleğimizde, ihlâs-ı tâmmeden sonra en büyük esas, sebat ve metanettir. Ve o metanet cihetiyle şimdiye kadar çok vukuat var ki, öyleler, her biri yüze mukabil bu hizmet-i Nuriyede muvaffak olmuş âdi bir adam ve yirmi otuz yaşında iken, altmış yetmiş yaşındaki velîlere tefevvuk etmişler var."(1)
"Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir..."(2)
"Eskiden kırk günden tut, tâ kırk seneye kadar bir seyr ü sülûk ile bazı hakaik-i imaniyeye ancak çıkılabilirdi. Şimdi ise, Cenâb-ı Hakkın rahmetiyle, kırk dakikada o hakaike çıkılacak bir yol bulunsa, o yola karşı lâkayt kalmak elbette kâr-ı akıl değil. İşte, otuz üç adet Sözler, böyle Kur'ânî bir yolu açtığını, dikkatle okuyanlar hükmediyorlar."(3)
Risale-i Nur'u bir yıl anlayarak ve kabul ederek okuyan zamanın mühim ve hakikatli bir alimi olduğu gibi, kırk senede elde edilen velayet makamını kırk dakikada istidadı olana verebilir. Bu hüküm her zaman için geçerlidir.
"Benim mürşidime tabi olmazsan şu makama çıkamazsın." demek, taassup ve sığlıktan başka bir şey değildir. Meselelere geniş ve hoşgörü ile bakmak gerekir.
Dipnotlar:
(1) bk. Kastamonu Lâhikası, (160. Mektup)
(2) bk. Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a.
(3) bk. Mektubat, Beşinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü