Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nurları yazmaya başlamadan önce, yani kırklı yaşlarına kadar; niçin tarikate girmedi?
Değerli Kardeşimiz;
Fıkıhta şöyle bir kaide vardır: "Müçtehit bir alimin, başka bir müçtehit alimi taklit etmesi caiz ve makbul değildir." Bu sebeple içtihat derecesine ulaşmış müçtehitler, başka bir müçtehidi taklit etmeyip, kendi fıkıh ekolünü ve mezhebini oluşturmuşlardır. Üstad Hazretleri gibi her alanda mutlak müçtehit kabiliyetinde olan birisinin, açılmış çığırlardan gitmesi değil; yeni bir çığır açması beklenir ki nitekim de öyle olmuştur.
Evet, müceddidler açılmış yollardan gitmezler, o asrın ihtiyacına ve ilcaatına uygun yeni bir yol açarlar. Üstad Hazretleri eski yollara hürmet etmekle birlikte, onların bir hülasası hükmünde olan Nur mesleğini ihdas etmiştir.
Üstad Hazretleri kırklı yaşlarından önce de Şazeli ve Kadri tarikatını takip etmiştir diyebiliriz. Bu hususa Risale-i Nur'da şu şekilde işaret ediliyor:
"Birisi: Hazret-i Mevlânâ, zülcenâheyndir. Yani, hem Kadirî, hem Nakşî tarikat sahibi iken, Nakşîlik tarikatı onda daha galiptir. Üstadım, bilâkis, Kadirî meşrebi ve Şâzelî mesleği daha ziyade onda hükmediyor."(1)
(1) bk. Barla Lâhikası, (142. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İmam-ı Azam Hazretleri tabiindir yani sahabe mesleğindendir ve onun döneminde tarikat kurumsal anlamda daha yok idi. Genelde o zaman velilerinin şiddet-i zühd ve takvası tarikat olarak değerlendirilmiştir ki bu bir galat-ı meşhurdur.
İmam- Azam'ın "Eğer son iki sene olmasaydı Numan helak olurdu" anlamında: "Lev-lâ senetân le-heleke Nu'man" dediğine dair de hiç bir güvenilir kaynakta bir kayda rastlanmadığını muhakkik Kevseri söyler. (Kevserî, Irgamu'l-merîd 41.)