Üstad Bediüzzaman Said Nursi, Arapça ve Türkçe bildiği halde, Mesnevi-i Nuriye ve İşaratü'l-İ'caz kitaplarını, kardeşi Abdülmecit Efendi'ye tercüme ettirmiştir. Acaba bunun sebebi nedir?
Cevap
Değerli Kardeşimiz;
İşaratü'l-İ'caz ve Mesnevi-i Nuriye, Üstadımız'ın eski eserlerindendir. İşaratü'l-İ'caz, Birinci Dünya Savaşı sırasında yazılmıştır. Yani Osmanlı döneminde kaleme alınmıştır. Zira, Osmanlılarda ilim dili Arapça idi.
Kurtuluş mücadelesinden sonra yeni bir devlet kurulmuş ve dil inkılabına gitmiştir. İlim dili ve yazı tamammen değişmiştir. Üstadımız ise, Osmanlıca yazılan eserlerini latinceye çevirmek zorunda kaldığı gibi, Arapça yazılan eserlerini de Türkçe'ye çevirmek mecburiyeti hissetmiştir. Bu gerekçe, Tabiat Risalesi'nin başında şöyle ifade edilmektedir.
"1338'de Ankara'ya gittim. İslâm Ordusunun Yunan'a galebesinden neş'e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessâsâne çalıştığını gördüm. 'Eyvah,' dedim. 'Bu ejderha, imanın erkânına ilişecek!' O vakit, şu âyet-i kerime bedâhet derecesinde vücud ve vahdâniyeti ifham ettiği cihetle, ondan istimdad edip, o zındıkanın başını dağıtacak derecede Kur'ân-ı Hakîmden alınan kuvvetli bir bürhanı, Nur'un Arabî risalesinde yazdım. Ankara'da, Yeni Gün Matbaasında tab ettirmiştim. Fakat maatteessüf Arabî bilen az ve ehemmiyetle bakanlar da nadir olmakla beraber, gayet muhtasar ve mücmel bir surette o kuvvetli bürhan tesirini göstermedi. Maatteessüf, o dinsizlik fikri hem inkişaf etti, hem kuvvet buldu. Bilmecburiye, o bürhanı Türkçe olarak bir derece beyan edeceğim..." (1)
Neden kendisi değil de, kardeşine tercüme ettirmiştir, mevzusuna gelince;
1. Üstadımız, Osmanlıca olarak yazdığı eserlerinin çoğaltılmasını talebelerine bıraktığı gibi, bir nevi çoğaltma işi olan bu tercümeyi de sahasında uzman olan kardeşine tevdi etmiştir.
2. Tercümeler, eserin yazarından daha ziyade, ilgili sahada uzman olan başka şahıslar tarafından yapılmaktadır.
3. Yeni eserler yazmak için bile, vakit ve ortam bulamayan Üstadımızın, bu eserleri tercümesi şüphesiz çok zor olacaktı.
4. Bir kaç lahika mektubunda, Üstadımızın nazara verdiği, ve kendisiyle görüşen âlim insanların da şehadetiyle, Abdulmecid Ağabeyin, yüksek ve derin bir ilme sahip olduğunu görüyoruz.
1. Üstadımız, Osmanlıca olarak yazdığı eserlerinin çoğaltılmasını talebelerine bıraktığı gibi, bir nevi çoğaltma işi olan bu tercümeyi de sahasında uzman olan kardeşine tevdi etmiştir.
2. Tercümeler, eserin yazarından daha ziyade, ilgili sahada uzman olan başka şahıslar tarafından yapılmaktadır.
3. Yeni eserler yazmak için bile, vakit ve ortam bulamayan Üstadımızın, bu eserleri tercümesi şüphesiz çok zor olacaktı.
4. Bir kaç lahika mektubunda, Üstadımızın nazara verdiği, ve kendisiyle görüşen âlim insanların da şehadetiyle, Abdulmecid Ağabeyin, yüksek ve derin bir ilme sahip olduğunu görüyoruz.
5. Tercümeler yapıldıktan sonra, Üstadımızın eline geçmiş ve Üstadımız çok beğenip takdir etmiştir.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü