Üstad deve kuşu için; "Devekuşu gibi avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin." diyor. Fakat bilim deve kuşunun saklanmak için değil, tehlikenin yönünü tespit için kafasını kuma soktuğunu ifade ediyor, izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bu gibi ifadeler, teşbihtir, temsildir, örnektir, kıssadır, anolojidir. Teşbih ve temsilde ise olayın aslının olup olmadığından çok, verilmek istenen mesaj önemlidir. Mesela, ilk dokuz sözdeki temsiller ve hikayeler gerçekte olmayan şeylerdir, ama vermiş olduğu mesaj gayet etkili ve ikna edicidir.
Deve kuşu örneği de benzer bir teşbih ve temsildir; aslının olup olmadığının bir önemi bulunmuyor.
Üstadımız bu inceliğe şu şekilde işaret ediyor:
"Hem de usul-ü mukarreredendir: Sıdk ve kizb, yahut tasdik ve tekzip, kinayât ve emsallerinde, fenn-i beyanda 'maânî-i ûlâ' tâbir olunan suret-i mânâya raci değildirler. Ancak 'maânî-i sânevî' ile tabir olunan maksat ve garaza teveccüh ederler."
"Mesela: 'Filânın kılıncının bendi uzundur.' denilse, kılıncı olmazsa da fakat kameti uzun olursa, yine hüküm doğrudur, yalan değildir."(1)
Bir adamın boyunun uzunluğunu ifade etmek için şöyle bir teşbih kullanılıyor: "Filanca adamın kılıcının kılıfı uzundur." Halbuki adamın ne kılıcı var ne de kılıcının kılıfı bulunuyor. Şimdi birisi kalkıp "Sen yalan söyledin, zira adamın kılıç ve kılıfı bulunmuyor." dese, maksadı anlamamış olur.
Adamın uzun bir kılıcı ve buna uygun bir kılıfı olsa, ama boyu kısa olsa, o zaman ifade yalan olur. Zira bu atasözü boyun uzunluğunu ifade etme hususunda bir şiar bir sembol olmuştur. Bu atasözü boyu kısa adamlara sarf edilemez. Bu atasözü ile ifade edilen mananın yalan veya doğru olması birinci manaya değil ikinci manaya göredir, çünkü atasözünü sarf eden kimsenin kastettiği birinci değil ikinci manadır. Birinci manaya takılanlar genelde cahil kimselerdir, temsilin ve teşbihin misyonunu anlamıyor demektir.
Özet olarak, adamın boyu uzun olup kılıç ve kılıfı olmasa söz doğru olurken, adamın boyu kısa olup uzun bir kılıç ve kılıfı olsa söz yalan olur.
Risale-i Nur'daki temsili hikayelerin aslı olmasa da hakikate olan işaretine ve ispattaki kesinliğine bir zarar vermez. Çünkü Risale-i Nur'daki temsil ve teşbihlerin birinci manası değil, iman hakikatlerine işaret edin ikinci manası kast ediliyor.
(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
DEVE KUŞU toprağın içinde yiyecek bulmak için bazen kafasını yumşak toprağa sokar.Solucan veya benzeri canlı arar.Genelde bitkilerle beslenir ama yumşakca sınıfından hayvanlarıda yer. Kafasını toprağa soktuğu zaman çevreden kendisine doğru gelen hareketleri daha kolay tespit eder.
Devekuşunu bu halde gören İNSANLAR yakıştırma yapmış AVCIDAN BU ŞEKİLDE saklandığına KİNAYE yapmışlardır. Ama daha sonra bilim gelişip hayvanlar incelendiğinde DEVEKUŞU nun toprağa kafasını ne amaçla soktuğu anlaşılmıştır.
Anadoluda büyüklerimiz; YILANın zehirini KERTENKELE den aldığını söylerlerdi.Gerekçe olarak ta çok defa KERTENKELEnin Yılanın ağzına kafasını sokmuş olarak gördüklerini söylerlerdi.Halbuki Yılanlar kertenkele,fare veya başka yılanları yutarak beslendikleri daha sonra anlaşıldı. Bazı yerlerde KERTENKELE GİBİ BU YILANA zehirini sen mi verdin sözü de buradan gelmektedir.
Sanırım mesele anlaşıldı. İnsan oğlu da Dünyanın sarhoşluğuyla ALLAH'ı unutur, zannederki O ALLAH'ı unutunca, ALLAH da (haşa) onu unutup görmeyecek. Böylece mesuliyetten kurtulacak. Böylece kendini aldatır DEVEKUŞU gibi başını KUMA gömer zanneder ki AVCI onu görmeyecek.Halbuki SERMEDİ ve BAKİ BİR AVCI her an ve her yerde onu gözetler.
kalınız sağlıcakla ve dua İLE.