Üstad, dini bir parti anlayışına niçin karşı çıkmıştır? Üstad'ın yanına dini parti kurmak için bazı şeyhlerin geldiği doğru mu?
Değerli Kardeşimiz;
Bütün Müslümanların, hatta bütün insanların, ortak bir değeri olan İslam, bir gurup ya da partinin sembolü ya da simgesi olamaz. Şayet olursa, o gurup ya da partinin muhalifleri, direkt olarak İslam dinine cephe alır ve ona karşı düşmanlık besler. Gurup ya da partinin hata ve yanlışlarını İslam dinine mal ederler. Bu yüzden İslam dini partiler ve guruplar üstüdür ve evrenseldir. İslam bütün parti ve gurupları çatısı altında toplayacak bir genişliktedir. Böyle bir dini, parti çatısı altına almaya çalışmak, İslam dinine ihanettir. Partiler İslam dinine hizmet edebilirler; ama İslam dinini kendi sembolü yapamazlar. Üstad'ın yanına din namına parti kurmak için müracaat edenlerin olduğuna dair bir kayda rastlayamadık.
Üstad Hazretleri bu hakikate şu ibareler ile işaret ediyor:
"YEDİNCİ CİNAYET: İşittim: İttihad-ı Muhammedî (a.s.m.) namıyla bir cemiyet teşekkül etmiş. Nihayet derecede korktum ki, bu ism-i mübarekin altında bazılarının bir yanlış hareketi meydana gelsin. Sonra işittim: Bu ism-i mübareki bazı mübarek zevât, (Süheyl Paşa ve Şeyh Sâdık gibi zatlar) daha basit ve sırf ibadete ve Sünnet-i Seniyyeye tebaiyete nakletmişler. Ve o siyasî cemiyetten kat-ı alâka ettiler, siyasete karışmayacaklar. Lâkin tekrar korktum, dedim: Bu isim umumun hakkıdır, tahsis ve tahdit kabul etmez. Ben nasıl ki dindar müteaddit cemiyete bir cihetle mensubum. Zira maksatlarını bir gördüm. Kezâlik, o ism-i mübareke intisap ettim. Lâkin tarif ettiğim ve dahil olduğum ittihad-ı Muhammedînin (a.s.m.) tarifi budur ki:"
"Şarktan garba, cenuptan şimale uzanan bir silsile-i nuranî ile merbut bir dairedir. Dahil olanlar da bu zamanda üç yüz milyondan ziyadedir. Bu ittihadın cihetülvahdeti ve irtibatı, tevhid-i İlâhîdir. Peyman ve yemini, imandır. Müntesipleri, kàlû belâdan dahil olan umum mü'minlerdir. Defter-i esmâları da Levh-i Mahfuzdur. Bu ittihadın nâşir-i efkârı, umum kütüb-ü İslâmiyedir. Günlük gazeteleri de, i'lâ-i kelimetullahı hedef-i maksat eden umum dinî gazetelerdir. Kulüp ve encümenleri, câmi ve mescidler ve dinî medreseler ve zikirhanelerdir. Merkezi de Haremeyn-i Şerifeyndir. Böyle cemiyetin reisi, Fahr-i Âlemdir. Ve mesleği, herkes kendi nefsiyle mücahede, yani ahlâk-ı Ahmediye (a.s.m.) ile tahallûk ve sünnet-i Nebeviyeyi ihyâ ve başkalara da muhabbet ve-eğer zarar etmezse-nasihat etmektir. Bu ittihadın nizamnâmesi sünnet-i Nebeviye ve kanunnamesi evamir ve nevâhî-i şer'iyedir. Ve kılıçları da berâhin-i katıadır. Zira, medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değildir. Taharrî-i hakikat, muhabbet iledir. Husumet ise, vahşet ve taassuba karşı idi. Hedef ve maksatları da, ilâ-yı kelimetullahtır. Şeriat da, yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir; onu da ulü'l-emirlerimiz düşünsünler."(1)
(1) bk. Divan-ı Harb-i Örfi, İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü