Üstad esasın illet olduğunu ifade ediyor. Bu çerçevede çok evlilik, kölelik, kadın hakları, milliyetçilik gibi meselelerde; budur deyip keskin cevaplar mı vermek, yoksa hikmetlerini anlamaya çalışmak mı Risalelerin ruhuna daha uygun düşer?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bir hükmün asıl kaynağı olan Allah'ın emretmesi veya yasak etmesi ile bu hükümde bulunan fayda ve maslahatlar, ezelde beraber takdir edilmiş, beraber ebede gideceklerdir. Allah her şeyde faydalar ve maslahatlar koyduğu gibi, elbette dini hükümlerde de aynı hikmeti irade etmiştir.

Bir dini hükmün geniş ve çok yönlü hikmetini her zaman bilmek zorunda değiliz. Ama bu hükmün Allah'ın emri veya yasağı olduğunu bilerek ibadetimizi yaparız ki, kulluk dediğimiz makam zaten bundan ibarettir. Muhatapların hepsi bir derecede ve seviyede olmadığı için bazılarına doğrudan "Allah'ın emri budur" deyip sadece illeti hatırlatmak yeterken, bazılarına önce hikmetten başlayıp dini hükümlerin akla ve hikmete uygun olduğunu anlattıktan sonra "İşte Allah'ın emrettiği veya yasakladığı bu şeyin böyle güzel faydaları var." diyerek, yine esas hareket ettirici gücün "illet" olduğunu, hikmetin ise sadece zayıflara tercih ettirici bir sebep olduğunu üzerine basa basa muhataba hissettirmek icab eder.

Dini emirlerin illetinin (gerçek sebebinin) Allah’ın emretmesi olması, bu emirlerin hikmetlerinin görmezden gelinmesine bir sebep teşkil etmez. Kaldı ki Risale-i Nur'da dini hükümlerin hikmetleri çok geniş ve kuvvetli bir şekilde izah ve ispat edilmektedir.

Çok evlilik, kölelik, kadın hakları, milliyetçilik vesaire gibi konularda Risale-i Nur "Dinin emri budur." deyip kestirip atmıyor, aksine hikmetleri üzerinde durarak kalbi ve aklı tatmin etme yoluna gidiyor. Hatta öyle ki bu asırda dini hükümlerin hikmetlerini izah ederek, dinsizliğin önünde en sağlam kale olan tefsir Risale-i Nurlardır.

İlletin izah edilmesi de ayrı bir incelik. Mutezilenin yaptığı gibi dini emirleri sadece hikmet ile izah etmeye kalkarsak ihlasın kaybedilmesinin yanında birçok manevi riskler de ortaya çıkar.

Mesela, domuz etinin haram kılınmasını sadece sağlığa zararları ciheti ile açıklayama kalkarsak, o zaman modern tıbbın ya da gıda sektörünün katkıları ile domuzun etindeki zararlar temizlenirse, o zaman domuz eti yemenin caiz olduğunu kabul etmek durumunda kalacaksınız. Mutezilenin bakış açısında bu tarz çok batıl noktalar bulunuyor.

Haram ya da helalin asıl illeti Allah’ın emir ve yasağıdır, hikmet ve faydalar bu illete dayanır; yani hikmet ortadan kalksa da emir ya da yasak ortadan kalkmaz. Ehl-i sünnetin görüşü bu minval üzerine kurulmuştur. Ama İlahi emirlerin hikmetleri de aklı yatıştırmada kullanılabilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...