Üstad kuvvetin hakta ve ihlasta olduğunu belirttikten sonra; haksızların ihlaslarından dolayı kuvvet kazandıklarını söylüyor. Kuvvet hakta ise haksızlar nasıl kuvvet kazanıyor? Haksızların ihlasını nasıl anlayabiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
Hak; burada mutlak ve geniş bir manayı ifade ediyor. Yoksa Müslüman birisi yüzde yüz hakkı temsil ediyorken, kafir birisi de mutlak batılı temsil ediyor değildir. Müslümanın her hali hak olmadığı gibi; kafirin her hali de batıl olmayabilir. Kafirdeki hak bir sıfat Müslümandaki batıl bir sıfata galip gelebilir, bundan daha doğal bir durum olamaz.
Mesela; dürüstlük bir haktır. Yahudi bir tüccar bu hakka riayet ediyor iken, Müslüman tüccar riayet etmiyor ise; hak burada Yahudi tüccarın elinde tezahür ediyor demektir. Yahudi tüccar bu noktada hakkı temsil ediyor iken, Müslüman tüccar hile yaptığı için batılda gidiyor demektir. İşte hakkın üstünlüğü, kuvveti ve meziyeti; hak kimin elinde ise ona geçiyor. Yani dürüstlüğün meziyeti ve kuvveti dürüstlük ile beraber gezer, dürüstlük şunda iken onun kuvvet ve meziyeti başkasında olabilir denilemez.
Mesela; çelik kılıcın tahta kılıca karşı fıtri bir üstünlüğü vardır. Bu üstünlük çelik kılıcın zatına ait bir üstünlüktür. Öyle ise çelik kılıç kimin elinde ise kılıca ait üstünlük de onun elinde demektir.
İsrail uçak, top, tank yaparken, Müslümanlar kahvede kumar oynayıp boş oturur ise; uçak, tank ve topun kuvveti İsrail’in elinde bir hak olur. Müslümanların kimlik olarak hak olması bu hakka galebe çalmıyor, bu bir adetullahtır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
İhlas da aynı dürüstlük gibi bir vasıftır, hangi kalpte ise ona güç verir. Kafir birisinin kalbinde ihlas varken, Müslüman birisinin kalbinde riya varsa; elbette ihlas onu çiğneyip geçer. Ancak her ikisi de ihlas ile hareket ederse; elbette Allah Müslüman’a yardım eder...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar