Üstad, Risale-i Nur için "Kimse itiraz edemez, kabul eder." manasında cümleler kurmuştur. Fakat bu zamanda görüyoruz ki çeşitli ve çok yönlü itirazlar oluyor. Üstad'ın bu sözünü nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Üstadımızın "itiraz edemez" dediği kısım imanın bedihi meseleleridir ve Risale-i Nur'un büyük bir kısmı da bu meselelerden müteşekkildir.
Buna itiraz edenler ise, genelde dinsizlikte bağnaz ve inadı meşrep edinmiş kimselerdir. Böyle bağnazların itirazı ilmi olmadığı için, bu itirazlar ciddiye alınmaz. Asıl ciddiye alınacak itiraz insafla ve ilmi bir şekilde yapılan itirazlardır. Ki böyle itirazları cevaplamak ve ikna etmek çok kolaydır. Risale-i Nur insafla ve ilmi bir şekilde tetkik edilse, itiraz edilemeyeceği görülür.
İmanın bedihi meselelerinin dışında kalan diğer meseleler, mesela ayet ve hadislerden Risale-i Nur'un makbuliyetine dair emarelerin tahric edilmesi “fihu nazarun” meselelerdir.
Yani ayet ve hadislerdeki sarih ve muhkem manalardan olmadığı için, herkese kati ispat etmek mümkün değildir. Ancak kendi talebelerini teşvik etmek için ayet ve hadislerin çok manalarından bir manası anlamında bir kanaat bildirmektir.
"Ben de Kur'ân'dan istimdat eyledim. Birden, otuz üç âyetin mânâ-yı sarîhinin teferruatı nev'indeki tabakattan, mânâ-yı işârî tabakasında ve o mânâ-yı işârî külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur olduğunu ve duhulüne, medâr-ı imtiyazına bir kuvvetli karine bulunmasını, bir saat zarfında hissettim; ve bir kısmı, bir derece izah ve bir kısmı mücmelen gördüm. Kanaatimde hiçbir şek ve şüphe ve vehim ve vesvese kalmadı. Ben de ehl-i imanın imanını, Risale-i Nur'la muhafaza niyetiyle o kat'î kanaatimi yazdım ve has kardeşlerime mahrem tutulmak şartıyla verdim. Ve o risalede, biz demiyoruz ki, 'Âyetin mânâ-yı sarîhi budur.' tâ hocalar 'Fihi nazarun.' desin."(1)
Kur’an ayetleri mana ciheti ile iki kısımdır.
Birisi, manası açık ve muhkem olan ayetlerdir ki, bunu herkes kabul edip iman etmek zorundadır. Kabul etmeyenler küfre girer. Kur’an’ın yüzde doksanı böyledir.
Diğeri ise, kapalı ve remzi manalardır ki, bunları ancak ilimde rasih olan İslam uleması anlarlar. Yani ilimde otorite olan alimler ayetin muhkem manasının yanında remzi ve işari manaları da ilmi ve içtihadı ile tespit ve tayin ederler. Mezhep imamlarının birbirinden farklı içtihatlar ile farklı mezhepleri kurmaları buradan çıkar.
İşte ayetin bu remzi ve kapalı manalarına "fihu nazar" denir, yani "Filanca alimin bu ayetten anladığı mana budur." denilir ki, bunu başka bir alim kabul etmek zorunda değildir. Bu yüzden Risale-i Nurlara işaret eden remzi ayetler bir içtihat bir tahriçtir. Yoksa Üstad Hazretleri bu çıkarımlarına ve içtihadına muhkem demiyor ki hocalar itiraz edip tenkit etsinler.
Özet olarak, Risale-i Nur'un makbuliyetine işaret eden ayetlerin manası muhkem olmayıp nazari ve içtihadidir; dileyen kabul edip takdir eder, dileyen kabul etmez, kabul etmeyen birisi de mesul olmaz.
(1) bk. Kastamonu Lâhikası, (111. Mektup).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü