Üstadımız okuyucusuna “Ey kardeş!” diye hitap ediyor. Eskiden mürşitlerin hitaplarında daha sert ve muhatabı sarsıcı ifadelerin kullanıldığını biliyoruz. Üstadımızın yumuşak ve onure edici hitapları seçmesinin hikmeti nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Üstadımız bu asır için “enaniyet asrı” diyor. Ayrıca, “bu asırda dalaletin fen ve felsefeden geldiğini, bu sebeple izalesinin de zor olduğunu” vurguluyor. Nice menfi cereyanların hedefi olan bu asrın insanına yaklaşma konusunda Nur'un dört esasından birini şefkat, diğerini tefekkür olarak belirliyor. Birincisinin Rahîm ismine, ikincisinin de Hakîm ismine isal ettiğini ifade ediyor.

Bütün bunları birlikte düşündüğümüzde, ruhu binlerce yara almış olan bu asrın insanına şefkatle ulaşmak gerektiği ve hikmetle hareket ederek onun nefsini tahrik etmeden, hakikatleri “nezihâne, nazikâne ve kavli leyinle (yumuşak sözle)aktarmak gerektiği açıkça anlaşılır. Bunun en güzel yolu da doğrudan değil, dolaylı anlatım yolunu tercih etmektir. Nitekim Üstadımız birçok derslerini nefsini muhatap alarak verir ve “Yazılan Sözlerde muhatap asi nefsimdir, kim isterse beraber dinlesin.” buyurur. Yine birçok derslerinde de gerçekleri temsilî hikâyelerle sunma yolunu tutar. Zaman bunu gerektirmektedir.

Önceki asırlardaki mürşitlerin durumu çok farklıdır. Onların muhatapları iman hakikatlerine gönülden inanmış, fakat amel yönünden eksikleri bulunan, nefsini terbiye konusunda bir mürşitten yardım talep eden kişilerdir. Onlara ikaz edici sert üslup kullanılabilir, ama böyle bir üslup, bu asrın yaralı insanını hakikatlerden iyice uzaklaştırabilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 27.996
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

higuney

Bu yorumu bence bütün dostlarımız ile paylaşalım. Burda çok ince ve önemli noktalar mevcut. İnsanları kazanmaya çalışırken kaybetmeyelim Allah korusun.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
fakirullah
- Üstad Hz.(RA) bizleri hakikaten “kardeş” olarak görüyor. Manen kendini en yaralı, kusurlu bildiği için bize nisbeten kendini yüksek tutmuyor. "Hakikati benden alın istifade edin" değil de "hakikat budur, ben de siz de böyle iyileşebiliriz, ben kullandım fayda gördüm" diye takdim ediyor. Kardeşlik makamı öyle geniş bir saha ki manen altt/üstte olup olmamak hiç fark etmiyor. Hakikati kim bulduysa diğer kardeşlerini hakka davet edebilir. Bu uslub hizmet tarzında da aynen uygulanıyor. Kardeşinin nefsini kendinden daha önde görme esasına dayanan bu hitab “kardeşim” diyeni üstünlüksüz ama en üst seviyede hakikate çağıran bir mertebeye koyuyor. Üstad Hz.(RA) bu fıtri seyri içinde bize "kardeşim" diye hitab etmiş, muhatabiyetimize göre de kardeşlik hukukunu ifa etmemiz gerektiğini söylemiş.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...