Üstadımız'ın nasıl teravih namazı kıldığı hakkında bir bilgiye sahip değilim. Bugünlerde teravih ile ilgili bir tartışma var. Mevzu ile ilgili Üstadımız'dan nakil var mıdır?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Teravih namazı ile ilgili Risale-i Nur'da ve hatıralarda geçen birkaç yeri takdim edelim.

"Yine mânevî cevap: Şöyle denildi ki, Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde kemâl-i neş'e ve sürurla, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bazan kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde cazibedârâne işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi."(1)

"Ceylân Çalışkan beni Isparta'dan alıp Barla'ya getirmişti. İftarı yolda yaptık. Barla'da Mustafa Sungur ve Zübeyir Gündüzalpler de iftar yapmışlardı. Az sonra Üstad Bediüzzaman elinde bir yemek tabağı ile soframıza geldi. 'Bunu misafire verin.' diye, yoğurtlu pirinç karışımı yemeği bize ikram etti. Zübeyir Gündüzalp Ağabey fasulye çorbası yapmıştı."

"Ziyaretim esnasında Üstad'ın o nurlu ellerinden öptüm. Üstad bana köyümü, anamı, babamı sordu. O gün Nur medresesinin bitişiğindeki Yokuşbaşı Mescidinde Üstad'ın arkasında teravih kıldık. Geceyi orada geçirdim. Sabah namazını da orada kıldık..."(2)

"Adaçalı mevkiinde tepedeki mezarların başında dua ederdi. Sağlık Merkezi Koruma Cemiyeti kurarak bir hastahane yaptırmıştır. Orası ile de alâkadar olur, dua eder, teveccüh ederdi. Bana, 'Senin ilminden başka ihlâsın ve halka tesirin var.' diye iltifat ederdi. Boya götürmüştüm. Küçük bir krem kutusunda bozuk paraları vardı. Buradan bana yirmi beş kuruş vermişti. Bu parayı bizim hanım aziz bir hatıra olarak hâlâ saklamaktadır."

"1950 Ramazan'ında otuz gün camiye, teravih namazına geldi. Afyon hapsine girdikleri zaman evin anahtarını bana vermiş, anahtar bende kalmıştı."(3)

İkinci olarak da Ö.Nasuhi Bilmen Hazretlerinin ilmihalinden konuyla ilgili bir kısmı aşağıya alalım:

"Hanefilere göre, teravih namazının rekât sayısı Hz. Ömer (r.a)'ın uygulamasına dayanır. Hz. Ömer Mescid-i Nebevî'de halifeliğinin son zamanlarında teravih namazını yirmi rekât olarak kıldırdı. Dört halife devrinden sonra da kimse teravihin yirmi rekat olarak cemaatla kılınmasına karşı çıkmadı."

"Âlimler bu hususta Hz. Muhammed (s.a.v)'in şu hadisine göre hareket etmişlerdir: "Benden sonra benim sünnetimden ve raşit halifelerin sünnetinden ayrılmayın." (Tirmizî, İlim, 16; İbn Hanbel, IV, 126). Diğer yandan Abdullah b. Abbas (r.a)'ın Ramazan ayında teravih namazını yirmi rekat olarak kıldığı ve arkasından da üç rekat vitir namazını kıldığı rivâyet edilmiştir."

"İmam Ebû Hanife'ye Hz. Ömer (r.a)'ın bu hususta yaptığı uygulama sorulunca, şöyle demiştir: Teravih namazı hiç şüphesiz müekked bir sünnettir. Hz. Ömer (ra), bu namazın cemaatle ve yirmi rekat kılınmasını şahsi bir ictihadı ile yapmadığı gibi, bir bid'at olarak da emretmemiştir. O, kendisinin bildiği şer'î bir esasa ve Hz. Muhammed (s.a.v)'in bir vasiyetine dayanarak böyle yapmıştır." (et-Tahtavî, Haşiye, 334)."

"Teravih namazını, her iki rekatta bir selâm vererek on selâm ile bitirmek daha faziletlidir. Dört rekatta bir selam vermek de caizdir."
(4)

Kaynaklar:

(1) bk. Sözler, On Dördüncü Söz'ün Zeyli.

(2) bk. Son Şahitler, IV/165 (Muzaffer ERDEM'in Hatırası)

(3) bk. Son Şahitler, III/155 (Hafız Nuri GÜVEN'in Hatırası)

(4) bk. Ömer Nasuhi Bilmen, İslam İlmihali.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 5.937
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...