Üstad'ın her iddiasına bir delil gösterebilir miyiz? Yani Risalelerde ne geçiyorsa, ona hadis veya ayetten bir delil gerekir, diyorlar; bunu nasıl izah ve ispat ederiz?
Değerli Kardeşimiz;
Evvela, Risale-i Nurların bütün meseleleri ve cümleleri, Kur’an ve hadis ışığında ve onun mizan ve mihenginden geçmiştir. Risale-i Nurlar Kur’an’ın manevi bir tefsiri olduğu için, onun ruhuna ve özüne mütenasip bir vaziyettedir. Kur’an’a rağmen Kur’an tefsir edilmez.
İkincisi, Risale-i Nurların Kur’an ve hadislere uygun olduğunu tahkik ile anlıyoruz. Yoksa Said Nursi yanılmaz, ondan hata sudur etmez ön kabulü ile hareket etmiyoruz. Şayet tahkik neticesinde bir hata olduğu gösterilirse, o zaman üstünde düşünüp değerlendirilir.
Üstad Hazretleri bu manaya şu şekilde işarette bulunuyor:
"Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz."(1)
Üçüncüsü, hiçbir tefsirin her bir kelime ya da cümlesi bir ayet ya da hadise lafzen dayandırılamaz veya böyle bir ihtiyaç ve gereklilik de yoktur. Mühim olan, muhteva ve mananın Kur’an ve hadise uygun olmasıdır. Risale-i Nurlar altı bin küsur sayfadan oluşuyor. Hepsine ayrı bir ayet ya da hadis bulmak ya da istemek muvazenesiz bir yaklaşım olur, ilim dünyasında da böyle bir usul ve gelenek yoktur.
Dördüncüsü, Risale-i Nur Külliyatı'nın içinde geçen ayetlerin ve hadislerin kaynakları üzerinde bir çok çalışma yapılmış ve hepsinin kaynakları tek tek verilmiştir. Zaten bu kaynakların büyük bir kısmını Üstad Hazretleri bizzat kendisi belirtmiştir. Belirtmediklerini de sonraki akademisyen talebeleri belirtmişlerdir. Abdulkadir Badıllı Ağabeyin "Risale-i Nur'un Kudsi Kaynakları" çalışması bu hususta örnek olarak verilebilir.
Netice olarak, bugüne kadar da Risale-i Nurların şu cümlesi ya da şu fikri Kur’an ve sünnete zıttır, diyen bir alim ya da uzman çıkmamıştır. İstisnai olarak çıkanlar olmuşsa da ya Ehl-i sünnet inancına düşman oldukları için ya aldanmış veya aldatılmışlardır ki, onlara da cevapları verilmiştir ve susmuşlardır.
Mihenk ve mizan şeriattır. Şayet Risale-i Nurlarda bu mihenk ve mizana uymayan bir husus tespit edilir ise, bunu kabul etmeyiz, olur biter. Yüzde yüz hak olup yanılmayan tek kaynak Kur’an ve sünnettir. Bunun dışındaki bütün eserler ve fikirler, bu iki kaynağın kontrolünde ve denetiminde kabul edilebilirler. Bu sadece Risale-i Nurlar için değil, bütün alim ve evliyaların eserleri için de aynıdır.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü