Üstad'ın, "manevi füyuzatımdan da vazgeçtim", demesiyle beraber, buna zıt görünen; nefsin ıslahına önem vermesi ve manevi kemalattan bahsetmesi ve benzeri tasavvufi konulara değinmesinin hikmeti nedir, nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Bu gibi ifadelerle Üstad Hazretleri zamanın ilcaat ve gereklerine vurgu yapıyor.
Evvela, bu zamanda ekser insanlar imanda şek ve şüphe içinde ve farzlar terk edilmiş; böyle bir ortamda feyiz ve kemalattan bahsetmek ve ona teşvik etmek hale mutabık bir davranış olmaz. Bu yüzden Üstad Hazretleri hali zamana mutabık olarak iman ve ıslahı nefis üzerinde duruyor.
İkinci olarak, zamanın müsaadesizliği belki uygulama açısından tarikata müsait değildir, lakin onlardan ilmi bir şekilde bahsedilmesine mani değildir.
Üçüncü olarak, nefsin ıslah edilmesi sadece tarikata ait bir husus değildir, bu umumi bir kavramdır, sadece ıslah metotları farklılık arz eder. Mesela Nakşi'likteki nefsin ıslah metodu ile Kadrilik'teki ıslah metotları farklı olabilir, ama asıl olan nefsin ıslah ve terbiye edilmesidir. Sahabeler de nefsini ıslah ve terbiye etmişler, lakin onların ıslah yönetimi ile tarikatın ıslah yöntemi arasında çok fark var.
Mesela, tarikatın ıslah yöntemi olan riyazet ve çilenin bu zamanda tatbiki kabil değildir. Zaten Üstad Hazretlerinin müşkil dediği kısım bu noktadır, yoksa nefsin ıslahını mutlak anlamda terk etmek mümkün değildir. Risale-i Nurlar tahkiki iman metodu ile nefsi ıslah ve terbiye ediyor. Yani imanı taklitten tahkike çevirince, nefis de kolay ve zahmetsiz ıslah ve terbiye olunur.
Dördüncü olarak, Üstad Hazretleri hem ehli bidate karşı tarikatı müdafaa hem de tarikatın içine girmiş bir takım yanlış ve hataları tashih için tarikattan bahsediyor. Yoksa tarikatı ders vermek ya da ona teşvik etmek için bahsetmiyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü