Üstad'ın sakal bırakmamasını anlıyoruz da; çoğu Nur Talebeleri niye sakal bırakmıyorlar? Yani bir engel, zorlama yoksa niçin bırakmıyorlar? Bu konuda sünnete ittiba gerekmez mi; mesuliyet yok mu?
Değerli Kardeşimiz;
Nur talebelerinin sakal bırakmaması sadece taklitten gelmiyor. Üstad zamanındaki şartlar; şimdi olmadığından, müsait olan Nur talebeleri sakal bırakabilirler. Bu hususta tavsiyeler de mevcuttur.
Ayrıca yaş, meslek, eğitim ve vazife itibariyle Nur talebeleri; ekseriyetle sakal bırakamıyorlar. Sakal bırakmama hususundaki mezkur sebepleri yok farz edip, sadece Üstadı takliden bırakmama, gibi telakki doğru olmaz. Takliden sakal bırakmayanlar var ise de; bunlar çoğunluk teşkil etmezler. Zira Üstadımız ille de bırakmayın diye bir ifadede bulunmamıştır. Sakallı olan yüzlerce Nur talebeleri mevcuttur. Vaziyeti ve hali müsait olanların sakal bırakmamaları elbette bir mesuliyettir ve sünnete muhalefet olur. Sakal bırakmamayı bir meslek haline getiremeyiz.
Ancak ehemmi mühimme tercih etmek, az bir zararla mühim zararları önlemek ve ehvenü şer nokta-i nazarından meseleye bakmak daha insaflı olur. Yoksa sünneti terk etmenin müdafaası yapılamaz. Her zamanın bir hükmü vardır. Her zaman, her doğru, her yerde yapılamaz. Bu mesele insanların kendi takdirleri ve tercihleridir. Yoksa ille matruş olmak diye bir mecburiyet söz konusu değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Tebliğ irşad vazifesi Efendimizin sunnetine uyarak da yapılabilir. Nitekim Hayrat vakfının(yazıcı cemaati) ağabeyleri ve ismailaga cemaatinin mensupları da bu sakal sunnetini ifa edip de gayet güzel tebligat yapıyorlar. Sarık cübbe de giyiyorlar. Bizim meşveretimiz neden bu en önemli sunnetleri yapamazmış. En azından dersi okuyan ağabeyler ders esnasında cübbesini sarığını baglayıp sunneti ihya niyetiyle yapabilirler. Çok eleştiriler alıyoruz . Ders okuyan diplomat iş adamı sanki diyerek. Evet bu fikirler maddede bogulmuşların fikridir lakin ders okurken hem giyimiyle örnek arıyorlar bir tek hakikatleri okumakla değil. Efendimizin s.a.v giyiniş şeklini göz arıyor ne derseniz diyin. O bir İslam şiarıdır. Kafirlerin gözünün korktuğu noktadır. Zira önce bizi kılık kıyafetten vurdular. Cübbe, sarık, sakal tam bir heybetin ve asaletin timsalidir. Biz bu ehemmiyetli sunneti şimdi yapmayıp da ne zaman yapacağız şimdi izhar etmeyip de ne zaman edilecek. Derse gelen zaten maneviyattan istifade etmek için geliyor. Ve ders okuyanın Efendimizin bu sunnetlerini ihya edeni görerek hem ders daha çok tesir ediyor ,âli ruhları uyandırıyor., daha çok alıyor insan . Allah rızası icin bu yazilanları kale alarak biraz bunlari tefekkür edilmesini rica ediyorum. Bizim cemaate tenkit geldi siper alalım diye değil de Allah katında bunun hakikati nedir diyerek bu konuyu istişare ederek çözüme kavuşturmak. İnsana tenkid veya eleştiri 4 vecihten gelir.
1- yanlış mübaşeret( yanlış iş yaptığım icin , doğrusunu düşünmek )
2- cezaya müstehak nefsim olduğunu düşünmek.
3- çok hayırlar sümbül verecek.
4- istidadım kapalı o noktadan kabiliyetim açılacak.
Yani bu sebepler dairesinde Ahmed, Mehmedden geliyor olabilir fakat hakikat canibinden acaba niye geliyor, bir murad ı İlahi var demektir. Madem üstadın ilk talebeleri olan ellerinden öpülesi agabeyler yaptılar ise bizim de yapmamız lazim elzemdir demek hiç olmazsa ders okurken derse girerken medresedeki talebelere bunu teşvik etmek ve derslerde bu noktalara değinmek.
Selamünaleyküm abiler. Bu sakal meselesinde çok yanlış konuşan abiler(nurcu vakıf'lar) tanıyorum. Vakıf olan bu abilerin bir kısmı 60 yaşının üzerinde ve hala bu cahilliği yapabiliyorlar. Nurcu gençlerin içinde sakal bırakanları veya bırakmak isteyenleri küçümseyerek çok zor durumda bırakıyorlar. Ve bu abiler hem yaşları büyük hem Vakıf oldukları için kendilerini dinleyen ve örnek alan insanlar ve gençler çoktur. Ve hatta üzülerek söylüyorum ki; bu sakal meselesinde "üstadın sünneti" diyerek sakal aleyhinde konuşanları da biliyorum. Bu zatların uyarılması lazım. zaten gençler de artık bilgileniyorlar, bu zatların kendileri de buna fazla dayanamazlar. Allah Celle celalühü istikametten ayırmasın...