"Ve keza, iman insanı ebediyete, cennete lâyık bir cevhere kalb eder. Küfür ise, ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır. Çünkü iman, kabuğunun içerisindeki lübbü gösterir. Küfür ise, lüb ile kabuğu tefrik etmez.." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ve keza, iman insanı ebediyete, cennete lâyık bir cevhere kalb eder. Küfür ise, ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır."
Yirmi Üçüncü Söz’de imanın “nur” olduğu ifade edilirken, küfür için de “zulmet” tabiri kullanılır. Küfür karanlığına düşen bir insanın ruhu ve kalbi söner, bir şey göremez olur. Yani, nimetlere baktığında Allah’ın ihsanını göremediği gibi, semaları, deryaları seyrettiğinde de O’nun azamet ve kudretini göremez.
Her varlık bir kabuk gibi, içerisinde esmâ ve sıfat-ı İlâhiyenin mânalarını taşımaktadır. Lüb, bu ulvi mânalardır. Bu noktaya varamayanlar, özden uzak kalır ve sadece kabukla oyalanırlar.
İnsanın da bedeni kabuk gibidir, ruhu ve kalbi ise lübdür, özdür. Varlık âleminin kabuğuyla alâkadar olanlar kendi varlıklarında da aynı hataya düşer, ruhlarını ihmal ederek bedenlerini beslemekle vakit geçirirler. Sadece varlık âlemindeki menfaatlerini takip eder, eşyanın niçin yaratıldıklarını, ne gibi mesajlar verdiklerini, Allah’ın hangi isim ve sıfatlarına ayna olduklarını hiç düşünmezler.
"Çünkü, iman, kabuğunun içerisindeki lübbü gösterir. Küfür ise, lüble kabuğu tefrik etmez. Kabuğu aynen lüb bilir ve insanı cevherlik derecesinden kömür derecesine indirir."(1)
Burada ifade edilen "lüb" hem melekût, hem de her şeyin içyüzü ve hakikati mânasına geliyor.
Mesela, kabrin kabuğu iki metrelik bir çukurdur, lübbü ise ya cennetten bir bahçe ya da cehennemden bir çukurdur. Küfür kabrin kabuğunda takılıp kalırken, iman kabrin arkasına bakar, yani lübbünü görür.
Yine ölümün kabuğu dağılmak yok olmak iken; lübbü yani içyüzü bekaya ve yeni bir hayata göçmektir.
Yine musibetin kabuğu acı ve bela iken, hakikati ikaz ve ihtar-ı İlahîdir. Hatta kâmil iman sahipleri için iltifat-ı Rahmanîdir. Bu yüzden Allah dostları "lütfun da hoş kahrın da hoş" demişlerdir; misalleri çoğaltabiliriz.
İman nazarında kâinat âlem-i melekût üzerine serilmiş tenteneli bir perde iken; küfür nazarında ise arkasını göstermeyen kalın bir örtü gibidir. Bu yüzden, bütün küfür meslekleri materyalisttir. Çünkü maddeye takılıp mânaya intikal edememişler, kabuktan lübbe geçememişlerdir.
(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Katre.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü