"...Ve madem herşeyin zatında vücudi ve ademi bir sebep bulunmazsa müsavidir." Bu cümleyi nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
"Madem âlemde ve her şeyde tagayyür ve tebeddül var; elbette fânidir, hâdistir, kadîm olamaz. Madem hâdistir, elbette onu ihdas eden bir Sâni var. Ve madem her şeyin zâtında vücudî ve ademî bir sebep bulunmazsa müsâvidir; elbette vâcip ve ezelî olamaz. Ve madem muhal ve bâtıl olan devir ve teselsül ile birbirini icad etmek mümkün olmadığı kat'î burhanlarla ispat edilmiş; elbette öyle bir Vâcibü'l-Vücudun mevcudiyeti lâzımdır ki, nazîri mümteni, misli muhal ve bütün mâadâsı mümkün ve mâsivâsı mahlûku olacak."(1)
İmkan: Kelime olarak, var ve yok olması mümkün olan şeylere denir. Yani, var olması ile yok olması eşit olan demektir. Bu eşitlikten var olanlara, vaki; yok olanlara da mümkün denir. İşte bu eşitliği bozmak ancak ve ancak mümkinat cinsinden olmayan Vacip bir vücutla mümkündür.
Zira mümkünün, mümküne illet, yani sebep olması imkansızdır. Yoksa devir ve teselsül dediğimiz, mantıksız şeyleri kabul etmemiz gerekir ki, bu da muhaldir.
Devir: Mümkün bir şeyin, mümkün olan bir şeyi varlık alanına çıkarması demektir ki, bu da batıldır. Mesela bir şeyin kendisi yokken bir başka şeye varlık kazandırması tam bir safsatadır. Olmayan tavuğun yumurtayı çıkarması nasıl mümkün değilse, varlık ile yokluk arasında eşit mesafede duran eşyanın biribirlerine illet ve ilah olmaları da mümkün ve kabil değildir.
Buna şöyle bir temsille işaret edelim: A okuluna kayıt yaptıracaksın ve müracaat ettin. A okulu dedi ki, kayıt şartımız, B okuluna kayıt belgesidir. Sen hemen B okuluna gittin. Onlar da dedi ki; kayıt şartımız A okuluna kayıt olmanızdır. Böyle bir durumda senin, her iki okula da kayıt olman ebediyen imkansız hale gelir. İşte devir, yani, kısır döngü denilen şey budur.
Şimdi varlık sahasına çıkmamış bir mümkün, nasıl olur da başka bir mümkünün varlık sahasına çıkmasına sebep olabilir. Önce kendisi bir varlığa kavuşsun, sonra başka mümküne illet ve sebep olsun. Buradan açıkça anlaşılır ki: Mümkün, mümküne sebep olup yaratıcılık yapamaz. Demek başlangıcı olmayan bir sebep olması gerekir ki, bu mümkünlere illet olsun. Bu da ezeli ve ebedi olan Allah’tır.
"Ve madem her şeyin zâtında vücudî ve ademî bir sebep bulunmazsa müsâvidir; elbette vâcip ve ezelî olamaz."
Bu cümle yukarıda bir parça izah ettiğimiz devir fikrinin imkansızlığına işaret ediyor. Varlık ve yokluk arasında sıkışmış ve varlığa çıkmak için mümkün cinsinden olmayan bir İlaha muhtaç olan eşyanın, biribirlerine İlahlık yapması aklen ve naklen imkansız bir hurafedir, denilmek isteniyor.
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua, (Ayetü'l-Kübra)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü