Şule 12. Bölüm | Velilerin himmetleri
İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’ân’ın yüksek meziyetlerinden biri de şudur ki: Kesrete ait bahislerden sonra vahdet tezkirelerini yazıyor. Tafsilden sonra icmal yapıyor. Cüz’iyatın bahislerinden sonra rububiyet-i mutlakanın düsturlarını, sıfât-ı kemâliyenin namuslarını fezlekelerle zikrediyor. Bu gibi fezlekelerin, âyetlerin sonundaki faideleri, âyetlerin ortalarında zikredilen mukaddemelere neticeler hükmündedirler. Veya illet olurlar, ta ki sâmiin fikri âyetlerde zikredilen cüz’iyatla meşgul olup ulûhiyet-i mutlaka mertebesinin azametini unutmasın ki, ubudiyet-i fikriyesine halel gelmesin.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Velîlerin himmetleri, imdatları, mânevî fiilleriyle feyiz vermeleri hâlî veya fiilî bir duadır. Hâdî, Muğîs, Muîn, ancak Allah’tır. Fakat insanda öyle bir lâtife, öyle bir hâlet vardır ki, o lâtife lisanıyla her ne sual edilirse—velev ki fâsık da olsun—Cenâb-ı Hak o lâtifeye hürmeten o matlubu yerine getirir. O lâtife pek uzaktan bana göründü ise de, teşhis edemedim.
Okunan Yer: Mesnevi-i Nuriye, Şule
Okuyan: Cavit Çolak